*Aynullah AKÇA yazdı...
Aslında Dikilide böyle bir sorun yok. Çünkü moder anlamda bir şehir trafiği de yok. Sokaklarda tek bir trafik işaretine rastlayamazsınız. Yaya geçitleri çoktan anlamını yitirmiş. Trafik lambası yoktur, zebranın ise beyazı solmuş, yerinde ancak şahin gibi keskin bakışlı yayaların fark edeceği sarımtrak lekeler kalmıştır...
Karşıdan karşıya geçmek büyük bir cesaret işi. Paralı veya parasız parkyeri yok, kaymakamlık bahçesi dışında. Herkes bulduğu ilk boş alana arabasını park yapabilir...
Fakat sokakların gerçek kralı motosiklet ve motopet sürücüleridir. Denebilirki Dikili yeryüzünde kişi başına en çok motosiklet düşen şehridir, Dikili. Bu konuda Uzak Doğu ülkelerini bile geride bıraktığı söylenebilir. Bu sürücüler kendilerini hiç bir kurala başlı hissetmezler. Şehrin bütün kapalı, açık mekanları: Sokaklar, meydanlar, parklar AVM' ler, kahveler, restoranlar ve en çok da sahil şeridi onların son sürat koşturdukları yarış alanlarıdır...
Yayaların sokaklarda rahatça yürümeleri imkansızdır. Sağınızdan solunuzdan eşek arıları gibi son surat vızıldıyarak geçerler. Ne kendi ne de yayaların güvenliğini düşünürler. Koruyucu önlemler alanlar, kask kullananlar parmakla gösterilecek kadar seyrektir...
Genellikle iki veya üç kişi biner. Ortada baba önde çocuk ve arkada annenin oturduğu sıkça görülen manzaralardandır ve hiç birinin kafasında kask yoktur. (Aşağıdaki fotoğraflardan bu iki, bazen de üç hatta dört tekerlekli yaratıkların şehrin sokaklarını nasıl işgal ettikleri görülmektedir...)
* Yazar....
