Hasan BİLDİRİCİ yazdı...
Süreçle ilgili bir tartışmayı ve abartıyı geride bırakmamız gerekiyor. Kürtler ve Türkler bu sürece mahkumdurlar. Ulusal ve uluslararası koşullar Türk devletinin önüne: "Çatışmayı bırak, Kürt ve Kürdistan sorununu çöz ulan!" Diye bir mahkumiyet bırakmış. Bu ulan kelimesini Türkiye çok kullandığı için kullandım. Bir mecburiyeti belirtmek için...
Bu mecburiyetten dolayı devletin bir kanadı PKK lideri Öcalan'a gitti "Bu sorunu çözmek istiyoruz, bize fırsat ver," dedi. Öcalan'ın bunu red etme şansı yoktu. Şu nedenlerle yoktu: Kürtlerin PKK savaş tarzı tıkanmıştı, sonuç alamıyordu. Ayrıca Türk devletine sorunu çöz diyenler PKK'nin de bu sürece mahkum olduğunu bildiriyordu. Yani Hamas veya Hizbullah gibi davranamazdı PKK. Ben Türk devletinin isteğini red ediyorum diyemezdi. Deseydi bu Türk devletine gel Kürtlere saldır demek anlamına gelirdi...
Devlet sana "sorunları çözmek istiyorum" diyor ve siz red ediyorsunuz. Ona sorunları çözme fırsatını vermiyorsunuz. Bu durum Türk devletinin Kürtlere saldırıda yasal devlet elinin güçlenmesine izin vermek anlamına gelecekti. Yeni bir "Hendek Savaşı" anlamına gelecekti. Herhalde yeni Hendek savaşları istemiyorsunuz...
Yani belediye gelmiş, mülkü ve bakım zorunluluğu kendine ait olan çok katlı yıkık dökük bir apartmanda tamirat işleri yapmak istiyor. Bina sakinleri "hayır, biz tamirata izin vermiyoruz," diyemez. Yapacakları işleri yaparlar. Yapacakları işler değişmez ilahi işler değildir. İyi bir işçilik ve adil bir düzenleme yoksa duvarlara kalemle siyah çizikler atarsın. İlkin ben o çizikleri atarım...
Bu sürece mahkumiyet olayı sanırım anlaşıldı. Lütfen beni yeniden bu mahkumiyet olayını izah etmeye yönlendirmeyin. Tekrarı, sıkıcı bir hale geliyor...
Sürece mahkumiyetle; sürecin yürütülme biçimi, içeriği ve bundan kimin ne anladığı elbette farklı şeyler. Bu süreci Kürt Türk silahlı çatışmasını bitirme ihtimali olduğu için destekliyorum. Bir de Kürtlere ve devrimcilere yüz yıldır zülüm, cinayet ve işkenceden başka hiç bir şey vermemiş beka sorunum var diyen devletin, bu sorunu nasıl çözeceğini görmek istiyorum. Hani olur ya göl maya tutabilir. Veya Kürt'lere ve Türk'lere özgürlüğün kapısına ulaşacak bir gedik açılabilir. Denemeden ve görmeden bilemeyiz...
Gelelim sokaklarında sahte ünvanların ve sahte diplomaların kabak çekirdeği gibi rahat satıldığı Türkiş çözüm metoduna. Türkiş çözüm metodu hiç bir zaman çağın ve uluslararası beklentilerin karşılığı olamaz. Ulusal kapasiteleri yeterli olmadığı için Türk yöneticilerin sorunları çözme tarzı "Devletin ve yöneticilerinin kıçını kurtarmayı" içerir...
Meclis komisyonu şu an, devletin ve kendilerini ebedi sayan devlet yöneticilerinin kıçını kurtarma turları yapıyor. Bu nedenle komisyon ilk başta Genel Kurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı ve MIT başkanını dinledi. Bu üçlü, Türkiye'nin Kürt ve devrimci kemiklerini kıran üçlüdür. Bu üçlü, halkın özgürlük ve adalet isteyen evlatlarını benzersiz cinayetlerle ortadan kaldıran üçlüdür...
Komisyon ayrıca Kürt ve devrimici düşmanlarından oluşmaktadır. Komisyon ülkemizi bataklığa çeviren siyasi partilerin temsil yeridir. İçlerine aldıkları 4 DEM partili üyenin komisyonu etkileme ve yönlendirme gücü ve yetkisi yoktur...
Ülkeyi bataklığa çevirmiş ve yağmalamış AKP, MHP ve CHP'li temsilcilerin oylarıyla bağlayıcı olacakları bu komisyondan çıkacak kararların bir iki sene içinde işe yaramaz çöp yığınlarına dönüşeceğinden en ufak bir kuşku duymuyorum. Çünkü bu komisyon ülkenin gerçek geleceğiyle ilgili karar veremeyecek. Komisyon, biraz Kürt baharatı katkısıyla iktidarlarını ve hazine parasıyla besili hale gelmiş kıçlarını kurtarma hesapları yapacak. Kararlar da bu yönlü olacak...
Belki kendileri iktidar kıçlarını bu komisyon sayesinde üç , bilemedin beş yıl kurtarabilirler, ancak ülke bu kadar öngörüsüzlüğü, kişisel çıkara dayalı ulusal üçkağıtçılığı ve körlüğü kaldıramayacak...
Kötülerin zoraki güzellik dansı pek neşeli geçiyor. İzlemeye bayılıyorum. O ne incelikler öyle.Gerdan kırıp göbekte parmak şıklatmalar. Dişleri sıkılı demokrat numaraları. Her şeyin ortaya çıkması ve ileride bekleyen asıl şenliğe ulaşmak için bu sürecin yaman taraftarıyım...
Yazıyla ne ilgisi var diyeceksiniz, ama komisyonun da çözümle pek ilgisi yok. Fotoğraf olarak da Dino ile yan gelip oturduğumuz bir fotoğrafı kullanmanın ne sakıncası olabilir ki...
