BARIŞ VE SAVAŞ...
*Atilla KESKİN yazdı...
Geçtiğimiz cuma günü 30 PKK'lı özgürlük savaşçası silahlarını yakarak silahlı mücadeleye son verdiklerini açıkladı.
Silahlarını yakan kadın ve erkek gerillaları defalarca inceledim...
Gururlu...dingin...sakin...duyguluydular.
Bese Hozat resmi açıklamayı okuduktan sonra, aşağıdaki sözlerini iki kez tekrarladı...
“ Bu barış girişiminin başarıya ulaşması için kuşkusuz; hukuksal reformlara, ciddi yasal düzenlemelere ihtiyaç vardır...“
Hozat'ın okuduğu bildirinin altında KCK veya PKK imzası yoktu.“Mücadeleye bundan sonra Barış için Demokratik Toplum Grubu olarak devam edeceğiz,“ dediler.Bildiri ve silahların yakılmasının bir teslimiyet olmadığı, mücadeleye başka araçlarla devam edileceği belirtiliyordu...
Kürt özgürlük kavgası verenleri yakından tanıyan birisi olarak şunu rahatlıkla belirtebilirim: Silahlı mücadele dünya ve ülkemizdeki gelişmeler nedeniyle giderek sönümlenmışti. Kürt gerçeği kabul edilmişti. Ama bu yetmezdi Kürtler hâlâ eşit yurttaşlık temelinde haklarını kullanmak istiyorlardı.Bu ise Türkiye'de ancak demokrasinin gerçekleşmesi ile olanaklıdır...
Özgürlük savaşçıları mücadelenin bitmediğini, bundan sonra siyasi araçlarla devam edeceklerini sık sık belirttiler.
Peki Türkiye'nin bugünkü TEK ADAM yönetiminde bu mümkün müdür?
Türkiye'nin bütününde tüm özgürlüklere, insan haklarına savaş açmış; ülkeyi adeta mafia örgütlerine teslim etmiş, ortada hukuğun, adaletin zerresinin kalmadığı, halkın seçtiği belediye başkanlarının ve idarecilerinin, gazetecilerin, aydınların, milletvekillerinin zindanlarda esir tutulduğu ortamda bir barış olanaklı mıdır?
İnsani değerlerini yitirmemiş her insan gibi ben de şüphesiz barıştan yanayım.5O senedir süregelen ve her iki taraftan onbinlerce gencin yaşamını yitirdiği bu kirli savaşın bitirilmesini ve atılan adımları da olumlu buluyorum.Ama bu sadece bir adımdır.Cumartesi günü, tek adamın “ tarihi konuşma“ diye pohpohlandığı konuşmasını hepimiz dinledik. Neydi bu konuşmanın birkaç kez yenilenen önemli noktaları. AKP, MHP, DEM parti ittifakıyla bu süreci geliştireceğiz. Türkiye'de Türk, Kürt, Arap birliğini sağlayacağız...vs. vs...
Erdoğan her zaman olduğu gibi yalan söylüyor, DEM partisini de kendi faşist ittifaklarının bir parçası olarak gösteriyor.
Oysa DEM parti ve Buldan, bu ittifakın sadece Barış sorununun çözümü için bir ittifak olduğunu açıkladı. DEM partinin pratiğini tüm Türkiye yakından biliyor. Oy oranını % 14'e kadar yükselmiş olan bu parti hep özgürlüklerden yana tavır almıştır. Şimdi Kürtlere verilecek ufak-tefek kırıntılarla Erdoğan DEM partiyi yanına çekebileceğini düşünüyor.Ama ağzının payını hemen alıyor. Ahmet Türk'e iki kez gaspedilmiş Mardin Belediye başkanlığına yeniden dönmesine olanak sağlanacağı söylentileri ortada dolaşınca bakın bu yaşlı bilge insan ne yanıt verdi: “ Halkın seçtiği CHP'li belediye başkanlarına reva görülenlerden, bu kadar kayyum atamalarından sonra benim böyle bir öneriyi kabul etmem mümkün değildir.“
Bu yanıt aslında salt kendisinin değil, DEM partinin de etik davranacağının bir göstergesidir. Kısacası, dün kent uzlaşmasıyla büyük kentlerin CHP'li belediye başkanı adaylarının kazanmasını sağlayan DEM parti,özgürlükçü, laik tavrını değiştirmeyecektir...
Erdoğan'ın dünkü konuşmasında sık sık dile getirdiği Türk, Kürt, Arap birliğine gelince. Düne kadar “Tek dil, tek bayrak, tek millet...“ tekerlemesini dilinden düşürmeyen Erdoğan'ın başına taş mı düştü acaba. Değil elbette, o hep hayalini kurduğu tek ÜMMET umudunu üstüne basarak yenilemiş oldu sadece. Türk-Kürt-Arap'ın bir ümmet olacağı, kendisinin de bu ümmetin halifesi olacağı hayaliydi söylemek istediği...
HTŞ ile Collani canisiyle bu umudunu gerçekleştirebilmek için sarmaş-dolaş. BARIŞ-Terörsüz Türkiye lafını ağzından düşürmeyen Erdoğan, Lazkiye'de tüm dünyanın gözü önünde cihatçı canilerin katlettiği binlerce Arap alevisi için bu nedenle ses çıkarmıyor...
Terörsüz Türkiye diyerek faşist-sünni ümmet hayalini gerçekleştirebilmek için Kürt'leri de yanına çekebileceğini düşünüyor. Ama başaramayacak. Bunca acıyı çekmiş Türkiye halkları bu oyuna gelmeyecek. Tek adam rejimine son verilip, adım adım demokrasi yolunda ilerlenmesiyle Türkiye'de gerçek bir barış kurulabilir ancak...
NOT: Siyasi konularda 'dışardan gazel okumayı' hiç sevmem. Ama bu konuda düşüncelerimi belirtmeye hakkım olduğuna inanıyorum.Üç-dört sene Kürt Özgürlük Hareketinin MEDYA televizyonunda kültür programı yaptım. 2015 yılında Kandil'e giderek gerillalarla röportajlar yapıp, Bir Başka Kandil isimli bir kitap yazdım. Aşağıdaki resimler kitabımın kapağıdır. Kitabım yasaklandı ve toplatıldı...