Kadir ÇELİK yazdı...
Fotoğraf: Evrensel Gazetesi…
10 Ekim’de IŞİD’in gerçekleştirdiği katliam, açıktır ki sıradan bir terör eylemi olarak okunamaz. Bu saldırı, uluslararası ve bölgesel aktörlerin, masum hayatları kendi stratejik hesapları için araçsallaştırdığı, bir korku mekanizmasını sahaya taşıma girişiminin somut tezahürüdür. Bu vahşi terör eyleminin yankısı, fiziksel yıkımın ötesinde, planlı politik manipülasyonun ve kaos yaratma stratejisinin göstergesidir; bu anlamda gar alanı, bu hesapların laboratuvarı ve sahnedeki seçilmiş merkeziydi...
Katliamın arka planında, IŞİD bilinçli bir şekilde sahadaki görünür aktör olarak kullanıldı. Onu besleyen ve motive eden güçler, bölgede korku ve istikrarsızlık yaratarak kendi politik ve stratejik hedeflerini hayata geçirmek istedi. Masum hayatlar, özellikle gençler ve toplumun en savunmasız kesimleri, bu planların canlı deney nesnesi oldu. Her ölüm, stratejik bir hamlenin kanlı kanıtı hâline geldi...
Ancak bu karanlık proje, sahada örgütlü Kürt güçleri tarafından kırıldı. Hem silahlı direniş hem diplomatik hamleler, IŞİD’in planlarını sekteye uğrattı. Bu direniş, dünya kamuoyunun dikkatini Rojava’ya çekti ve korku imparatorluğu planını boşa çıkardı. İŞİD’i besleyen güçler, sahada beklenen serbestliği ve etkinliği bulamadı; planlar, direniş ve kararlı mücadele karşısında çökertildi...
10 Ekim ve benzeri saldırılar, yalnızca trajik olaylar değil; uluslararası ve bölgesel güçlerin çıkar çatışmalarının, politik manipülasyonlarının ve stratejik hamlelerinin bedelidir. Gar alanı, bu hesapların sahadaki simgesi, korku imparatorluğunun vahşet kabiliyetinin sembolüdür. Masum insanlar, bilinçli olarak inşa edilmiş bir korku siyasetine kurban edildi. Hiç şüphesiz bu saldırılar sonucunda gerçekleşen her ölüm, sadece bir insan kaybı değil; politik bir laboratuvarın, planlı bir stratejik hamlenin somut tezahürüdür...
Bu saldırıları hâlâ “terör eylemleri” olarak okumak gerçeği gizler. İŞİD’in dini kimliği ve saldırı yeteneği sadece bir araçtır. Asıl hedef, bölgede korku ve şiddet yoluyla bir imparatorluk inşa etmektir. Bunu besleyen güçler, yerel aktörleri sahaya sürerek sivillerin hayatını stratejik hesapların nesnesi hâline getirdi. Her patlama, bir laboratuvarın verisi; her acı, planlı ve politik bir düşmanca aklın ürünüdür...
10 Ekim, yalnızca bir tarih değildir; politik hesapların, uluslararası ve bölgesel çıkarların, stratejik manipülasyonların ve korku siyaseti ekseninde ödenmiş bir bedeldir. Gar alanını doğru okumak, hafızayı canlı tutmak ve sorumluları teşhir etmek hem vicdani hem politik bir görevdir...
* Bu bir editöryal haberdir.








