*Rahmi EMEÇ...
Dil alışkanlığı mı diyelim, zorunlu bir hâl mi diyelim, ne diyelim, bilemedim… Konuşurken bir ‘Es’ verme ihtiyacı duyar ya insan, biz ona ‘nefes almak’ da diyebiliriz. Çocukluğumda bir büyüğümüz vardı, konuşurken arada bir ‘efendime söyleyeyim’ derdi, biz de ona duyurmadan ‘hadi söyle bakalım’ diyerek işi makaraya sarardık...
Radyo programcıları ya da tv’lerde açık oturumlara katılanlardan da duyarsınız bu 'es’leri veya ‘nefes alma’ nöbetlerini. Bir radyo programcısı dikkatimi çekti ikide bir ‘işte’ diyor, bir başkası ‘yani’ diyor, sonra bir başkası da Mesut Yılmaz gibi arada bir ‘Hımm… hımm…’ yaptırıyor...
Geçmişte sıklıkla karşılaştığım biri vardı, adını unuttum, ancak konuşurken aralarda ‘anlıycan sen onu…’ derdi. Ben de uzun süren konuşmasının bir bölümünde ‘anlarım herhalde’ demeye başlamıştım; kızdı bir defasında. “Sen de konuşurken ‘sonra’ diyorsun” dedi. Ben de, “Sohbet tatlıydı, uzun sürdü, acil bir işim var, sonra görüşürüz” dedim...
Tam uzaklaşacaktım ki, ‘anlıycan ama dinlemek istemiyorsun’ demez mi, ben de ‘sonra.. sonra… sonra…’ diyerek uzaklaşıp kurtardım kendimi. Tv programlarında, özellikle politik içerikli sohbet- yorumlarda sıklıkla duyduğumuz ‘günün sonunda’ diye bir deyim var, hemen hemen her yorumcunun söylediği: ‘günün sonunda söyle oldu, günün sonunda böyle oldu...
İnsan ‘fazladan söylenen’ veya ‘gereksiz’ gibi gelen, ancak konuşurken konuşmacıya bir ‘düşünme, dinlenme, ara verme’ imkânı tanıyan bu tür sözleri hepimiz farklı farklı da olsa söylüyoruz. Son zamanlarda ‘günün sonunda’ deyimine iyiden iyiye taktım. Çünkü günün sonu bana hep rakıyı hatırlatıyor...
Ancak ben bir süre önce ameliyat olduğumdan öyle uzunca bir zaman diliminde içilen ve mezesiz pek gitmeyen rakıya mesafeli durmam gerektiğinden ‘günün sonunda’ sözlerine de kulak tıkamak zorunda kalıyorum...
Bir arkadaşım ‘mideni korumak istiyorsan rakı’yı beyaz leblebiyle ve az miktarda tüket’ dedi ve ‘Atatürk de öyle yaparmış. Ayrıca leblebi antioksidanlarla doludur ve A, C, E, K ile B6 vitaminleri de vardır’ diye tavsiyelerde bulundu. ‘Sonra’ dedim, ‘Sonra…’ Sonrası sağlık ve selâmetmiş...
Ne diyeyim? Anlıycam ben onu da, efendime söyleyeyim biraz zaman gerekiyor galiba...
* Gazeteci şair ve yazar...