ŞENGAL’İ UNUTMA!!

ŞENGAL’İ UNUTMA!!

Kadir ÇELİK yazdı...

Fotoğraf  : İrfan Erdoğan…

Unutmayacağız...

Çünkü biz unuttukça, onlar yeniden öldürülecek. Çünkü her unutuluş, faile yeni bir cezasızlık, yeni bir meşruiyet sunar.
Ve Şengal, cezasız bırakılan her suçun nasıl yeniden örgütlendiğinin kanlı provasıdır...

3 Ağustos 2014’te Şengal’e yapılan saldırı; yalnızca bir askeri operasyon değildi.
Bu bir imha aklıydı.Bir şehre, kasabaya ya da toprağa değil, toplumun tümüne yöneltilmiş bir yırtma operasyonuydu.Kürtlerin kadim belleğine, inanç damarlarına, kadın bedenine ve onuruna yapılmış çok katmanlı bir saldırıydı...

Ezidilik; bu toprakların en eski inançlarından biri değil sadece — aynı zamanda zulme en çok tanıklık etmiş, fermanlarla dövülmüş, sessizlikle cezalandırılmış bir ontolojidir...

Ve o gün, Şengal’de yok edilmek istenen tam da buydu: Sadece bir halk değil, bir inanç, bir kimlik, direnme tarzı, bir varoluş dili...

Kadınlar kaçırıldı...

Tecavüz, yalnızca bireysel bir şiddet eylemi değil; bir politik mesaj olarak uygulandı.
Kadınların bedenleri, bir halkın direncini kırmak için hedef seçildi.Çünkü orada hedef alınan yalnızca kadınlar değil; kadın üzerinden teslim alınmak istenen Kürt toplumu ve onun ulusal gururuydu...

Bu bir tesadüf değil, bir doktrindi.
Bu şiddet, doğaçlama değil, tasarlanmıştı.
Her pazara sürülen kadın, her köleleştirilen çocuk; modern barbarlığın yeniden formatlanmış versiyonuydu...

Şengal, bu yüzden bir kırılmadır.Çünkü orada ölmek, yalnızca hayattan değil, hafızadan da düşmekti. Ve o günlerde dünya sessizdi. Çünkü ölenler küresel ekonomiye entegre değildi. Çünkü onların varlığı, emperyal düzenin jeopolitiğine hizmet etmiyordu...

İnsan hakları kuruluşları istatistik tuttu.
Diplomatlar açıklama yazdı.Batı, vicdan yerine strateji konuştu.Doğu, kendi mezhep sessizliğine gömüldü.Ve Şengal — kendi kanıyla baş başa bırakıldı...

Unutmak burada sadece bir ahlaki zaaf değildir.Unutmak, suça ortak olmaktır.
Unutmak, cesetlerin üzerini örtmek değil, failin izini silmektir...

Bugün başka coğrafyalarda başka halklara yönelen şiddetlerin ilk provası Şengal’dir.
Bu yüzden Şengal’i unutmak, yalnız Ezidilere değil — geleceğe karşı işlenmiş bir ihanettir...

Şengal bir çığlıktı...

Ama sadece sesle değil, kırık kemiklerle, yırtılmış rahimlerle, çökmüş mezarlarla, göç yollarıyla, açlık ve susuzlukla yankılanan bir çığlıktı.Ve unutulmamalıdır ki bu çığlığı duymayan herkes, bir gün kendi sessizliğinde boğulacaktır...

Bu yüzden biz hatırlıyoruz.Çünkü hatırlamak, adaletin ilk halidir.Çünkü hatırlamak, ölülere borç değil; yaşayanlara karşı sorumluluktur...

Şengal hâlâ orada.
Hâlâ yasta.
Hâlâ suskun.
Kürt kadınları hâlâ köle Pazarlarında haraç mezar satılmaktadır...

Biz o dili konuşacağız. Adaletin, gerçeğin ve hesap sormanın dilini hep konuşacağız..
Unutmayacağız.Ve her unutturmaya karşı, yeniden dile getireceğiz:

Şengal bir insanlık suçudur.
Şengal de yaşananlar bir soykırımdır.
Şengal hâlâ yanan bir ateştir
Ve bu ateşi yakanlar vicdan mahkemelerinde hesap vermekten kaçamayacak...

Önceki Haber SÖMÜRÜ SINIRSIZ, GREV YASAK!
Sonraki Haber "Örgütlü mücadele şart...
Benzer Haberler
Rastgele Oku