AFRİKALI DOSTUM...

AFRİKALI DOSTUM...

Cemal AKÇA yazdı.. 
[email protected]

Afrika’nın sıcak topraklarından gelen dostum Kofi ile tanışmam yıllar öncesine dayanır. Kendisi hem müthiş bir muhabbet ustası hem de dünyadaki bütün ülkelerin dedikodu bülteni gibidir. Hani Google News, CNN, BBC falan hikâye… Kofi varsa, sana hem dünya gündemini hem de komşu ülkelerin kabile reislerinin aile dramlarını anında aktarır...

Geçen gün yine telefondayız. Ben gündelik şeylerden bahsediyorum, iş güç, hava durumu, biraz da memleketten haberler… Derken konu siyasete kayacak gibi oldu. Daha “Evet ya, bizde de…” derken tak! Telefon yüzüme kapandı.

— O neydi şimdi? dedim kendi kendime.

Hemen geri aradım. Çalıyor… çalıyor… açmıyor. Bir daha aradım. Yok. Üçüncü seferde “Tamam, belli ki sinirli. Bir gün bekleyeyim” dedim...

Bugün öğleye doğru telefon çaldı. Arayan Kofi. Açtım...
— Yanlış anladın beni dostum! dedi, daha “Alo” bile dememe fırsat vermeden.
Sesi hâlâ hafif gergin ama belli ki barışmak istiyor...

Devam etti:
— Bak dostum, cumhuriyetle yönetilen hiçbir Afrika ülkesinde 40 milletvekilinin diploması sahte değildir! Bu, bizler için en büyük ayıp, en büyük utançtır!

Ben şaşkın:
— Bu nereden çıktı şimdi dostum?

Kofi hızla atladı:
— Sizin parlamentoda, yani sizi yöneten milletvekillerinden 40 tanesinin diploması sahteymiş! Okumadın mı haberi?

İşte o an kafamdan şu geçti: “Adam Afrika’da, bizden altı saat uzakta, interneti yarım çekiyor, ama Türkiye gündemini benden iyi takip ediyor.” Biraz utandım ama çaktırmamaya çalıştım...

Dedim ki:
— Biliyorum, bunda ne var ki? Sonuçta sadece 40 milletvekili…

Telefonun diğer ucunda bir sessizlik oldu. Ama öyle böyle değil… Sanki Afrika’da yağmur başlamış, herkes kulübeye sığınmış gibi bir sessizlik. Ve sonra tak! Yine kapattı yüzüme telefonu...

Olay burada bitmedi. Akşamüstü bana bir sesli mesaj bıraktı. Kendi ülkesinden bir atasözü okuyor:

“Eğer eşeğin kulağına fısıldarsan, sana şarkı söylemesini bekleme.”

Anlamını sordum.
— Yani, dostum, yanlış yapan çoksa, onu küçümsemek yerine düzelteceksin. Yoksa eşek gibi kalırsın...

Ben de boş durur muyum, ona bizim memleketten bir laf gönderdim:

“Bal tutan parmağını yalar.”

Kofi kahkaha attı:
— Tamam dostum, ama sizde bu lafı çok büyük kavanozlar için söylüyorlar galiba…

O günden sonra Kofi ile muhabbetlerimizde iki kuralımız var:
1. Siyasetten bahsetmeyeceğiz.
2. Eğer bahsedersek, önce kahvelerimizi yudumlayacağız, sonra konuşacağız...

Ama hâlâ merak ediyorum… Acaba Kofi, bizim milletvekillerinin yarısının diplomasının doğru olduğunu öğrenince ne tepki verir?

Belki bu sefer telefonu kapatmak yerine bana çiçek yollar...

Önceki Haber HER GÜN CİĞERLERİMİZİ YİYEN KARTAL...
Sonraki Haber Emek Partisi'nden süreç komisyonuna üç öneri: Şeffaflık, planlı çalışma, demokratik temsil...
Benzer Haberler
Rastgele Oku