DİL VARLIĞIN EVİ MİDİR?

DİL VARLIĞIN EVİ MİDİR?

Prof. Dr. Doğan GÖÇMEN yazdı...

Bu Heideggerci tekerleme çoğu kez hayranlık uyandırır. Ama sadece retorik bakımdan. Üzerine düşününce, insanın varlıkla ilişkisini ilgilendiren diğer birçok indirgeme gibi bu da aslında basit bir indirgemeden başka bir şey değidir. Şöyle ki; dil varlığın evi değildir...

Varlık dil gibi daha birçok başka şeye de ev olur. Bu bakımdan dil, varlığı yansıtan birçok başka sitemden birisidir. Dile dönüş veya linguistic turn ontolojiden/doğadan, dolayısıyla tarihten ve bilinçten kaçıştır, yani insanı, toplumu, halkı, halkın varlığını var eden hemen her şeyden kaçıştır...

Zira yurtta konuştuğumuz şeylerden başka daha nice şeyler vardır, örneğin yediğimiz içtiğimiz, oynadığımız (dil oyunu bunlardan sadece biridir), sevdiğimiz, ürettiğimiz ve yarattığımız. Dil bütün bunları yansıtan şeylerden birisidir. Başka neler var? Yaptığımız araçlar (Husserl'in basit penseyi kültür iyisi olarak tanımladığını hatırlayalım). Başka. Bilim(ler) sistemi. Ürettiğimiz ve yeniden ürettiğimiz doğa...

Yaptığımız evler/binalar ve kurduğumuz kent vesaire vesaire. Eğer içinde bulunduğumuz evren varlık dediğimiz şey ise, dil ile biz bunun sadece henüz bilebildiğimiz kesimini kavramlaştırabiliriz, gerisi ilgi alanımızdadır ama henüz bilgi alanımızda değil. O halde, dil sadece henüz keşfettiğimiz, kurduğumuz dünyanın bir yansıması olabilir...

Fakat dünyamız keşfettiğimizden ve kurduğumuzdan, tasarladığımızdan, hatta tasavvur ettiğimizden/edebildiğimizden  çok daha geniştir. İndirgemecilikten kaçınalım. Eğer varlığa illa da insanın ürettiği ve yarattığı şeylerde ev arıyorsak, bu ancak insanın ürettiği her şey olabilir ki bu bile varlığa ev olma bakımından henüz çok dardır...

Önceki Haber ZEYDAN KARALAR...
Sonraki Haber İktidar...
Benzer Haberler
Rastgele Oku