"2015-2016 yılları… Bu dönemde ilan edilen ve aylarca süren sokağa çıkma yasaklarında yaklaşık 100.000 kişi evini kaybetti, 400.000 kadar kişi geçici olarak yerinden edildi ve bugün hala tam sayısı bilinmeyen çok sayıda sivil yaşamını yitirdi. Bu kitap, Şırnak’ın Cizre, Silopi ve Beytüşşebap, Diyarbakır’ın Sur, Hakkari’nin Yüksekova, Mardin’in Nusaybin ilçesinde yakınlarını kaybeden 12 kişinin anlatısından oluşuyor...
Cizîr (Cemile) Çağırga’nın annesi Emine Çağırga: “3 kez “Cizîr”, “Cizîr”, “Cizîr” diye seslendim, ses etmedi. En son “Ay anne” dedi sadece ve sonra vefat etti. Gözlerini
kapattım. Mecbur kalmasak onu buzdolabına mı koyardım? Çare yoktu.”
Taybet İnan’ın kızı, Yusuf İnan’ın yeğeni Halime İnan: “Annem evin arkasında yerde yatıyor. Sanki böyle biraz kısa bir uyku uyuyacakmış gibi… O sokağa her baktığımda, annemin yerde uzanmış o halini görüyorum. Her şey gözümün önüne geliyor.”
Helin Hasret Şen’in annesi Nazmiye Şen: “Annesiyle ekmek almaya giden 12 yaşındaki bir kız. Benim kızım niye öldürüldü? Tek suçu Sur’da yaşamak mıydı? Benim
çocuğum maganda kurşunuyla vurulsaydı emin olun faili bulunduğu gibi müebbet cezası yerdi.”
Selamet Yeşilmen’in eşi Abdurrahim Yeşilmen: “Tandırın ateşini yakmış, yukarıdan hamuru alacak. Yukarıya gitmeden eşim merdivenlerde öldürüldü. Benim eşimin resmi, Meclis’e kadar gitti. Videoları var. Yapacak bir şey yok. Yas bitmez. Bu yas bitmez.”