Hasan ÇERÇİOĞLU soyadını yazdı...
Özlem Çerçioğlu’nun istifası konuşulmaya başlayınca, ben de dedim ki: “Dur hele, kendi soyadımın da hesabını bir vereyim.” Çünkü benim soyadım da Çerçioğlu. Ama baştan söyleyeyim, bu soyadı doğuştan değil; tıpkı bir gömlek gibi, sonradan giydim...
Doğduğumda soyadımız “Çolak”tı. Ne garip, ailede ne bir kol eksik, ne bir lakap, ne de hikâye… Ama devlet o günkü şartlarda uygun görmüş, vermiş. Ben de Çolak olarak büyüdüm. Öğretmen olunca yolum Kürecik’in Çevirme, köyüne düştü. O sıralar Malatya’da arkadaşlarla Haşhaş gazetesini çıkarıyorduk. Bazen öykü, bazen haber yazıyor, bazen de iktidara çatıyordum. Yazılarım hep “Çolak” imzasıyla çıkıyordu.
Bir de bireysel olarak muhalefet yapmak adettendi; Teksir makinasında bildiriler basar, pazar cumartesi fark etmez, düğünlere, kahvelere, kalabalık meydanlara dalıp halka dağıtırdım. Kürecik ve Akçadağ çevresinde bu yüzden bana “Hoca-i Dastancı” dediler...
Derken öğretmen boykotu geldi, ardından öğretmenlikten ihraç edildim. Yolum Ankara Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi İnşaat Mühendisliği’ne düştü. Gündüz çalışıp gece okuyordum. Tam her şey rayına oturuyor derken, 12 Mart geldi çattı...
O günlerde Mao’nun bir sözü kulaklarımda çınlıyordu: “Devrimciler için kentler deniz deryadır.” Ben de bu denizde kaybolmaya çalışıyordum. Ama köydeki evim basıldı, kitaplarım iki çuvala dolduruldu, kardeşimin sırtına yüklendi götürüldü. Malatya’ya tam dört yıl gidemedim...
Her gittiğim yerde “Çolak” soyadı başıma bela oluyordu. Dedim ki: “Bu iş böyle olmaz. Bir soyadı bulacağım ki, taşıyan az olsun ya da hiç olmasın.” Babama köyde Kürtler “Hasan-i Çerçi”, Türkler “Çerçi Hasan” derdi. Yani “Çerçi’nin oğlu.” Bundan iyi soyadı mı var? Böylece Çolak’tan kurtulup Çerçioğlu oldum...
Yıllar geçti, soyadım bana huzur verdi. Ta ki Özlem Çerçioğlu çıkana kadar… Meşhur bir isim ya, gittiğim her yerde, “Akraba mısınız?” sorusu… Yok kardeşim, ben Malatya'lıyım, o Aydın'lı. Herkes kendi ateşinde yanar, kendi ışığında parlar...
Ortak yanımız var mı? Yok. Ben sosyalistim, hatta komünistim. O kim, ne yapar, bilmem. Ama geçenlerde tökezlemiş, yere kapaklanmış. Beni görenler, “Git, akrabanı kaldır”dediler. “Benim gücüm yetmez” dedim, “onu kaldıran çok olur. Ben düşsem, yüzüme bakan olmaz.”
Şimdi soruyorum size: Ben bir kez soyadımı değiştirdim. Şimdi Özlem Çerçioğlu yüzünden bir daha mı değiştireyim? Ne dersiniz?