Ekin Bal
Ankara Üniversitesi SBF Araştırma Görevlisi…
Sabah uyandınız. Buzdolabından evde olan şeyleri alıp ayak üstü bir kahvaltı yaptınız. Şansınıza bugün iş gününüz değil. Mahalleye sebzeci gelmiş. Dışarıda her bir sebzeden yarımşar kilo alan kadınlar var. “Alsam mı?” diye düşündünüz. Ama nakit yok, bu ay hep kredi kartından harcamışsınız. Televizyonu açtınız. Haberlerde bir sürü rapor, bir sürü akademisyenin çalışması… Hangi kanal olduğuna göre değişir, ancak büyük çoğunluğu yoksulluğun dünya genelinde azaldığını ya da sizden daha kötü durumda olanların da olduğunu gösteriyor. Bir sürü sayı, bir sürü yüzdelik, bir sürü hesaplama… Aklınızdan şu geçiyor değil mi: “Ulan bu da hayat mı be!”. Ama o sayısal değişkenlere inanma ihtiyacı hissediyorsunuz, çünkü daha “bilimsel” görünüyor. Birileri uğraşmış, hesaplamış, araştırma yapmış…
İşte Kor Kitap’tan Seth Donnelly’nin Cansu Başak’ın çevirisiyle yeni çıkan “Küresel Refah Yalanı- Neoliberaller Yoksulluğu ve Sömürüyü Maskelemek için Verileri Nasıl Tahrif Ediyor?” isimli kitabı tam da yaşadığınızı anlatıyor: Birilerinin uğraştığı, hesapladığı, araştırdığı o çok “bilimsel” görünen sayıları. İster iktisada ilgi duysun ister duymasın artık hepimizin hayatının bir parçası oldu bu sayılar. Bir sonraki ay elinize ne kadar para geçeceğinden ne kadar ürün alabileceğinize, kredi kartı borcunuzun reel olarak eriyip erimeyeceğinden bir yerden bir yere neyle gideceğinize kadar bu “sayılara” ihtiyacınız var. Ve bu sayılar çok güçlü. Çünkü tüm hayatınız onlara göre belirleniyor. Bir politika mı belirlenecek? O sayılara ihtiyacınız var. Patron maaşınıza zam mı yapacak? O sayılara ihtiyacınız var. Marketteki domates ne kadara satılacak? O sayılara ihtiyacınız var.
Tam da burada şu soru ortaya çıkıyor: Bu verileri hesaplayanlar, bu hesaplama yöntemlerini ortaya koyanlar bunu nasıl yapıyor? Öncelikle şunu söylemek lazım. İstatistiki hiçbir hesaplama veya yöntem tarafsız değildir. Seth Donnelly’ye göre, günümüzde küresel yoksullukla ilgili istatistiksel veriler, yalnızca teknik araçlar değil; aynı zamanda ideolojik aygıtlar olarak işlev görmektedir. Bu bağlamda, “İstatistiki hiçbir hesaplama tarafsız değildir” ifadesi, sadece yöntemsel bir eleştiriyi değil, aynı zamanda politik bir uyarıyı da içinde barındırır.
Hangi eşik gerçektir?
Donnelly, neoliberal kurumların (örneğin Dünya Bankasının) yoksulluğu günde 1.90 dolar eşiğine indirgediğini ve bu tanımı kullanarak “Küresel yoksulluğun azaldığını” iddia ettiklerini belirtir. Oysa bu eşik, insanların gerçek yaşam koşullarını, barınma, eğitim, sağlık ve güvenliğe erişim gibi temel ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzaktır. Burada istatistiksel bir hesaplama, politik bir tercihe dayanır: Hangi eşik gerçektir? Hangi yaşam standardı “yoksulluk” sayılmalıdır?
Kimin verisi, kimin gerçeği?
Donnelly’nin çalışmasında, yoksulluğa dair verilerin küresel kuzeydeki elit kurumlar tarafından üretilip yayıldığına ve bu kurumların çıkarlarını yansıttığına vurgu yapılıyor. Gelişmekte olan ülkelerde yaşayan milyonlarca insanın deneyimi, “istatistik dışı” kalırken, teknik göstergeler birer “hakikat” olarak sunuluyor. Bu durumda istatistik, sadece bir şeyin ölçülmesi değil, aynı zamanda neyin önemli olduğuna karar verilmesidir. Ve bu karar, her zaman politik bir tercihtir.
Saymak, meşrulaştırmaktır
Eğer bir ülkenin yoksulluk oranı yüzde 40’tan yüzde 10’a düştü deniyorsa, bu iddia yalnızca bir “tespit” değildir. Aynı zamanda bir iktidar ilişkisini yeniden üretir: Ekonomik reformların işe yaradığı, neoliberal politikaların faydalı olduğu gibi bir anlatıyı destekler. Donnelly’ye göre bu tür göstergeler, emperyal müdahalelerin ve IMF-Dünya Bankası tipi yapısal uyum politikalarının ideolojik temellerini güçlendirir.
İstatistik, hakikatin nötr temsili değil, mücadelenin alanıdır
Seth Donnelly’nin yaklaşımında istatistik, nesnel gerçekliğin soğukkanlı bir yansıması değil; ideolojik olarak şekillendirilmiş bir mücadele alanıdır. Hangi verilerin toplandığı, nasıl sınıflandırıldığı ve nasıl sunulduğu; her biri tarihsel, sınıfsal ve siyasal ilişkilerle belirlenir. Dolayısıyla “İstatistiki hiçbir hesaplama tarafsız değildir” demek, sadece veride hata olabileceğini değil, verinin bizatihi egemen bir düzeni yeniden kurduğunu söylemektir.
Bu nedenle Donnelly’nin çağrısı şudur: Verileri sorgulayın, yöntemleri analiz edin ve hangi sınıfın, hangi çıkar adına üretildiğini tartışmaktan çekinmeyin. Ve bu çağrı sadece bu istatistiklerle hayatı şekillenenlere değil, aynı zamanda o istatistikleri üretenleredir. Tıpkı yazarın Audre Lorde’den yaptığı alıntıdaki gibi “Efendinin araçlarıyla efendinin evini yıkamazsın.”