Hadan BİLDİRİCİ yazdı...
Foto : Susanne HORNBERGER / Münih…
Doğa benim için yitik annemin kucağı gibidir. Sevgi açlığımı orada gideririm. Günlük en az dört saatimi su kenarlarında, orman içlerinde ve tarlalarda geçiririm. Yağmur veya kar dinlemem. Burada kendimi dinlerim; su, otlar, ağaçlar ve kır hayvanlarıyla kaynaşırım. Doğada sadakatsizlik ve nefret yoktur; her canlı verili yazgısını yaşar...
Doğada sadece insan kötüdür; yeryüzüne bir faydası olmadığı gibi bu muhteşem tek gezegeni kirletmek için her türlü kötülüğü yapar. Kötülük üreten insan, doğa için karıncadan daha değersizdir...
Doğaya sığındığımda evrensel adaletin o muhteşem soluğu dolar içime. Çevremle būtünleşirim; kötülüğe karşı olan bilinçli nefretim bilenir. O zaman hakiki kendim olurum...
Bazı insan taslakları "Nasıl olsa öleceğiz" diyerek sağlığında kendi bencil çıkarları için yapmadığı kötülük bırakmaz...
Biz de "madem öleceğiz" kötülüğe bir darbe daha vurup öyle göçelim deriz. Kötülük var oldukça iyilik için savaşanlar olacaktır. Bu insan ırkının insanlaşma hikayesidir...
İyilerin kötülere duyduğu nefret sahicidir. Kötülerin iyilere duyduğu nefret de sahicidir. Kötülükten nefret eden hakikatli insanların yol arkadaşı olmak ne güzel!