Sevgi Bazen Devrim Gerektirir !

Sevgi Bazen Devrim Gerektirir !

Okan Bent ÖNOK yazdı...

[email protected]

Sevgi, çiçekli kartpostalların, güllü şiirlerin değil, büyük cesaretlerin ve derin yüreklerin işidir. Sandığımız kadar naif, öğretilen kadar zararsız değildir. Gerçekten sevmek, düzeni bozan bir eylemdir. Kurulu hayatlara meydan okumak, kişisel konfor alanını terk etmek, yerleşik çıkarları sarsmaktır. Bu yüzden sevmek, sandığınız gibi sadece kalple değil; akılla, iradeyle ve devrimci bir yürekle olur.

Sevmek soldur. Çünkü insanın başka birini kendine eşit görmekle başlar. Eşit görmekle kalmaz, onun hayatına eşit sorumlulukla girmeyi göze alır. Egemenlik kurmaz, egemenliğe başkaldırır. Tüketmez, büyütür. Tahakküm kurmaz, özgürleştirir. Sevgiyle yürümek, bir yoldaşlık biçimidir. Ve yoldaşlık sadece duygusal bir bağ değil, politik bir pozisyondur. Birini sevmek; onu yargılamadan dinlemeyi, onunla birlikte karar almayı, birlikte değişmeyi kabul etmektir...

Bu yüzden sevmek, iktidarın karşısında durmaktır. Erk’in, çıkarın, geleneksel rollerin, ezberlenmiş cinsiyet kalıplarının, “ben merkezli” ilişkilerin karşısında saf tutmaktır. Erkek egemen ilişkilerin içinde büyütülmüş bir kültürde, “sevmek” hâlâ kadını sahiplenmek sanılıyor. Kadınlar hâlâ sevilmekle yetinsin, erkekler hâlâ sevgiyi bahşeden efendi olsun istiyorlar. Oysa gerçek sevgi, ne sahip olmakla ne de boyun eğmekle ilgilidir. Gerçek sevgi eşitlik talep eder, özgürlük ister. Bu da ancak devrimci bir bilinçle mümkündür...

Sevgi, sadece romantik bir temas değil; sınıfsal, kültürel, hatta tarihsel bir pozisyondur. Kimi severiz? Neyi göze alarak severiz? Sevdiğimiz insanın geçmişine, kimliğine, yüküne katlanmayı göze alır mıyız? Onunla beraber yürürken, kendi konforumuzdan, ailemizden, alışkanlıklarımızdan vazgeçebilir miyiz? İşte bütün bunlar devrim sorularıdır. Çünkü kolay sevmek burjuvazinin işidir. Her şey yerli yerindeyken, hiçbir şey sarsılmadan, dekor içinde yaşanan “duygu” değildir sevgi. Gerçek sevgi, konforu bozar. Seni alır, başka birinin cephesine taşır...

Bunun için yürek gerekir. Cesaret gerekir. Sevmek, sadece hissetmek değil, seçmektir. Sevgi emek ister. Bütün sevgiler gibi değil, yeni bir sevgi biçimi üretmek ister. Nasıl ki devrim, ezberlenmiş olanı yıkıp yeniden inşa etmekse; sevgi de aynısını talep eder. Seni kendi yalnızlığından çıkarır. Başkasının acısını da, yükünü de, kavgasını da paylaşmaya zorlar. Sadece mutlu olmaya değil, onunla birlikte mücadele etmeye çağırır...

Bu yüzden sevgi, yalnızca bir duygusal bağ değil, aynı zamanda bir sınıf meselesidir. Kapitalist ilişkilerde insanlar birbirini “verimlilik” üzerinden sever. “Beni mutlu ediyor mu?” “Hayatımı kolaylaştırıyor mu?” “Bana faydası var mı?” gibi hesaplar yapılır. Oysa sol, sevgiyi fayda değil bağlam üzerinden kurar. “Bu insanı neden seviyorum?” sorusunun cevabı, onunla birlikte bir hayat kurma kararlılığıdır.

Bu kararlılık olmadan sevgi, sadece tüketilir. Sevgiye dair her şey pazara düşer. Hediyeler, jestler, sürprizler, tatiller… Bunlar bir ilişkinin değil, bir alışverişin parçasıdır. Oysa sevmek, birlikte soğukta ısınmaya çalışmaktır. Hayatın omzuna bastığı anlarda, birlikte direnebilmektir. Kavga ettiğinde değil, teslim olduğunda sevgiden vazgeçmektir. Sevgi, dirençtir. Sevgi, umutlu olmaktır. Sevgi, karşındakini değiştirmek değil; onunla birlikte değişmeyi göze almaktır...

Ve bunu yapabilen çok az insan vardır. Çünkü bu, sadece seven bir kalp değil, devrimci bir bilinç ister. Kalp çabuk alışır, çabuk yorulur. Ama bilinç, bir direniştir. O yüzden sevgi, kendiliğinden bir şey değildir. Öğretilmeli, büyütülmeli, dönüştürülmelidir. Kapitalizmin ve patriyarkanın öğrettiği tüm o tüketici “aşk” kültürü yıkılmadan, gerçek sevgiyi kuramayız. Çünkü o sevgi biçimi baştan çürümüş bir zemine oturur...

Gerçek sevgi, hem kendini hem karşısındakini özgürleştirir. Seninle birlikte büyür, seni dönüştürür. Ve en önemlisi: seni korkutmadan değiştirir. Çünkü birini gerçekten sevmek, onun dönüşümüne katkı vermek değil; onun dönüşümüne eşlik etmektir...

Bu yüzden diyorum:
Sevgi bazen devrim gerektirir.
Yıkılmadan yeniden kurulmaz çünkü hiçbir bağ.Sevgi bazen sokağa çıkmak, bazen elini uzatmak, bazen susmaktır.
Ama hepsinden önce cesaret ister.
Yalnız kalmayı göze almak…Yanlış anlaşılmak…Terk edilmek…
Ve yine de, sevmekten vazgeçmemek…

Sevmek sol bir eylemdir.
Çünkü kendinden başkasını düşünmeyi öğretir.Kendinle birlikte bir başkasını savunmayı…

Gerekirse onun için yoksullaşmayı, yorulmayı, yalnızlaşmayı…

Bu yüzden herkes sevemez.
Ama devrimci olanlar sever.
Yürekle… Emekle… Onurla…

Önceki Haber 1 Mayıs: Emek,Direniş ve İnsanlık Onurunun Ontolojisi...
Benzer Haberler