Tarihçi-yazar Erdoğan AYDIN ile Röportaj!..

Tarihçi-yazar Erdoğan AYDIN ile Röportaj!..

İskan TOLUN...
Fotoğraf : İskan TOLUN...

F. İ: "Sayın Aydın,kitaplarınızı okuyan, Almanya'daki Kürt ve Türk göçmenler kitap hakkında ne düşünüyorlar?”

E. A: “… Birkaç negatif tepki belirten de oldu tabii; ama gerek okuyanlardan gerekse de katıldığım etkinliklerden genellikle çok olumlu tepkilerle karşılaştım. Hem kitabımın hem de söyleşilerin ufuk açıcı olduğu söylendi. Kuşkusuz şunu unutmuyorum: Kitabı okuyanlar ve etkinliklere katılanlar toplumun / göçmenlerin çoğunluğunu temsil etmiyor. Ama kitap okuma ve politik duyarlılık oranı yüksek topluluklarla muhatap oluyorum.Türkiyeli toplum, iktidara yedeklenenler, ona karşı ulusalcı bir perspektifle duranlar ve ağır koşullara rağmen hala yaygın olan politikasızlık halinden çıkarılabilmiş değil. Bununla birlikte aldığım olumlu tepkilerin artan sayısı, dahası niteliği, beklentimin ötesinde olumlu oldu. Yanlış İliklenen Düğme’yi anlatmam için çağrıldığım etkinliklerin yoğunluğu (şimdilik Londra, Paris, Köln, Essen, oberhausen, Krefeld, Salzgitter, Hamburg, Bremen, Friedberg, Frankfurt, Wetzlar) yanında, Kitabın daha şimdiden 4. baskısını yapmış olması, bu sorgulama kulvarının büyüyeceğini gösteriyor. Bu ise iki egemen akımın dışında demokratik bir cumhuriyet ufku açısından umut var bir durum...

F. İ: “Kitaplarınızı Türkiye'deki okuyucular için yazdığınızı biliyoruz. Ancak burada, Almanya'da yaşayan göçmen topluluğu için bu kitaplar ne ifade ediyor?”

E. A: “... Evet Türkiye için yazdığım doğru, ama evrenselci bir perspektifle düşünüp yazan bir yazarım. Diğer yandan Türkiyeli göçmenler, Türkiye politikasıyla oldukça yoğun bir ilgi içinde yaşıyor. Salt kültürel dünyaları ve siyasal özdeşlik açısından değil, Türkiye onların gelecek hayallerinde de baskın bir öge. Dolayısıyla bu sıkı bağlılık hali, Türkiye’nin geçmişi yanında bugünü ve geleceğine ilişkin tartışma ve analizlere olan ilgiyi her zaman canlı tutuyor. Benim kitabım Türkiye’nin tüm bu tartışmalara önemli bir müdahale. İşaret ettiği olgularla düne dair ezberleri değişime mecbur bırakırken, bu bağlamda hem siyasal İslamcılığın mevcut egemenliğinin nedenlerine hem de geleceğe ilişkin yeni çözüm önerileri geliştiriyor…

F. İ: “Türkiye'den gelen insanlar yarım asırdan beri Almanya'da yaşıyor. İnsanların düşüncelerinin yaşadığı toplumca belirlendiğine ilişkin bilimsel görüşü anımsarsak, Almanya'daki göçmen toplumu, sizin yazdığınız kitaplardan ne gibi bir fayda sağlayabilir?”

E. A: “... İşaret ettiğiniz bilimsel doğru, uzun vadede geçerli ve bu vadenin süresini belirleyen şey de içinde yaşadığın koşullar. Özellikle Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrası dünya, insanların sınıfsal tutumdan  milli ve inançsal kimliklerine geri çekilmelerine neden olduğu için, bu vade geçmiş ve gelecek dönemlerden çok daha uzamış durumda. Dikkat ederseniz entegrasyonun zorlaştığı, Avrupa'da ırkçılığın yeniden yükseldiği bir dönemde yaşıyoruz. Bu gerçeklikte benim kitaplarım ve analizlerim, yaşama, sınıfsal refleksleri unutmadan, evrenselci, çözümcü, hak ve özgürlükler eksenli bir açılım sağlıyor. Yani dünkü ezberlerimizin ve duruşlarımızın yeniden yapılandırılması gereken bu döneme somut katkı üretiyor. Bu bağlamda sunduğum fayda, sorunlarımızın nedenleri ve çözümleriyle toplumsallığımızı geliştirmektir...

F. İ: “Almanya'da üçüncü ve dördüncü nesil göçmen çocukları bulunuyor. Bu çocuklar Türkçe bilmiyorlar. Sizin kitabınızı nasıl okusunlar?”

E. A: “...Benim kitaplarımın, mevcut Türkçe versiyonlarıyla onlara ulaşması tabii ki imkansız. Bunlarla varabileceğim yer onların abileri ve ablalarına sunduğum analiz ve açılımlarla dolaylı bir katkı olabilir. Ancak çevirilerini sağlayabilmemiz halinde, ki bunun için çaba içindeyim, sadece göçmenlerin genç nesillerine değil, aynı zamanda Avrupalı demokrasi ve evrensellik arayışlarına da Türkiye’den ve tarihinden bir katkı üretmem mümkün olabilecektir. Bildiğin gibi benim, “Osmanlının Son Savaşı” ismiyle yayınlanmış bir önceki kitabım, I. Dünya Savaşı’yla yaşanan büyük çöküntüyü, Osmanlıyla birlikte Almanya, İngiltere, Fransa, Rusya, Avusturya ilişkileri çerçevesinde irdelemişti. Dolayısıyla salt Türkiye’den hareketle yazdıklarım dahil kitaplarım, sorunların sınır ötesi bağlamını kapsayıp, çözüm önerilerini de evrenselci bir yerden kuruyor...

Bu yoğunlukta bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ediyoruz!..

NOT : Bu röportaj Fremden Info da Almanca olarak yayımlandı ve biz de Türkçesini olduğu gibi veriyoruz:

* Bu bir editöryal haberdir.

Önceki Haber Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan: Faşizmin inşasına seyirci kalmanın bedeli ağır olur...
Sonraki Haber İlhan Sami Çomak:“Hayata tutkulu bir açlığım var ve bu dünya o kadar yeni ki"
Benzer Haberler
Rastgele Oku