Ücretsiz okul yemeği haktır...

Ücretsiz okul yemeği haktır...

Ayşe Alan - Eğitimci...

Yarın sabah milyonlarca çocuk çantalarına defterlerini, kalemlerini, kitaplarını koyarak yollara düşecekler. Bu çocukların bir kısmı, en temel ihtiyaçları olan doyurucu bir kahvaltıyı yapamadan ve yeterli besleyicilikte bir öğle yemeğini karşılayacak mali olanaklardan yoksun olarak sınıf sıralarına oturacak...

Çocuk yoksulluğunun ciddi boyutlara ulaştığı Türkiye’de yeni eğitim-öğretim yılının en yakıcı meselesi okullardaki zillerden önce karınları zil çalan çocukların hakkını kimin savunacağı olmalı...

İşte Menekşe Tokyay’ın Karnım Zil Çalıyor! Bir Hak Olarak Ücretsiz Okul Yemeği adlı kitabı, bu soruya geniş bir mercekten yanıt arıyor. İletişim Yayınları’ndan çıkan çalışma, yalnızca bir “okul yemeği” meselesini değil, çocuk haklarını, yoksulluk ve eşitsizlik dinamiklerini, eğitimin toplumsal boyutlarını ele alıyor. Tokyay’ın hem gazetecilikten gelen saha duyarlılığı hem de çocuk hakları uzmanı olarak sahip olduğu perspektif, kitaba çok güçlü bir şekilde yansımış...

ÇOCUKLARIN BESLENMESİ TOPLUMSAL BİR MESELEDİR...

Çocuk beslenmesi çoğu zaman ailelerin sorumluluğuna indirgenir. Oysa Tokyay’ın dikkat çektiği gibi mesele yalnızca mutfak bütçesi ya da ebeveyn tercihi değildir. Yapısal bir sorun ve kamusal bir sorumluluktur. Sağlıklı beslenme bir çocuğun bedensel gelişimi kadar, bilişsel kapasitesinin korunması, öğrenme becerilerinin gelişmesi ve toplumsal hayata eşit bir biçimde katılması için de belirleyici önemdedir...

Yetersiz beslenme yalnızca fiziksel zayıflık değil, beynin gelişiminde kalıcı izler, dikkat ve hafıza sorunları, derinleşen “öğrenme yoksulluğu” demektir. Açlık, böylece yalnızca sağlık sorunu olmaktan çıkar; eğitimi, toplumsal eşitliği ve kuşaklar arası adaleti belirleyen bir yapısal meseleye dönüşür. Kitabın önemli katkılarından biri bu bağlantıları berrak biçimde kurması...

Tokyay, beslenme yoksunluğunun yalnızca bugünü değil, tüm bir yaşamın gidişatını etkilediğini gösteriyor. Aç kalan çocuk, yalnızca boyu ve kilosu geri kalmış bir çocuk değildir; düşünme becerileri törpülenmiş, dil gelişimi yavaşlamış, problem çözme kapasitesi sınırlanmış bir bireydir. Ücretsiz bir öğün yemeğin yaratacağı fark, yalnızca okul saatlerine değil, tüm yaşama yayılır...

ÜCRETSİZ OKUL YEMEĞİ HAKTIR!

Tokyay, ücretsiz okul yemeğini yardım ya da hayır işi olarak değil, bir hak olarak konumlandırıyor. Tıpkı eğitim hakkı, barınma hakkı, sağlık hakkı gibi. Bir çocuğun karnını doyurmanın, onun onurlu bir yaşam hakkını teslim etmek demek olduğunu çok net aktarıyor...

Tokyay, hak temelli anlayışla kurduğu çerçeveyi dünyadan örneklerle genişletiyor. Hindistan’dan Japonya’ya, İngiltere’den Brezilya’ya pek çok ülkenin okul yemeği uygulamalarını ayrıntılı şekilde ele alıyor. Bütün bu deneyimler, siyasi irade olduğunda ücretsiz okul yemeğinin bir “hayal” değil, uygulanabilir bir sosyal politika olduğunu gösteriyor. Farklı finansman modelleri, merkezi ve yerel yönetim işbirlikleri, sivil toplumun desteğiyle çocukların doymasının mümkün olduğunu bu ülkelerdeki uygulama örnekleriyle ortaya konuyor...

Tokyay, kitabın üçüncü bölümünde Türkiye’ye dönüyor. Çocuk yoksulluğunun derinleştiği, temel gıdalara erişimin zorlaştığı, öğle arasında yediği simit ve ayranla günü geçiren çocukların çoğaldığı bir ülkede yaşadığımızın altını çiziyor...

TÜRKİYE’DE DURUM VE ÇÖZÜM..

TÜİK verileri, hane halkı araştırmaları ve sivil toplum raporları, çocukların büyük bir kısmının düzenli olarak et, süt, yumurta gibi temel besinlerden mahrum kaldığını gösteriyor. Bu tablo, yalnızca bugünün değil, o çocuğun bütün yaşamının seyrini belirliyor. Tokyay, bu verileri bir araya getirirken karamsarlığa kapılmıyor. Aksine, ortak çabayla bu gidişatın tersine çevrilebileceğini vurguluyor...

Kitap yalnızca teşhis koymuyor, çözüm önerileri de sunuyor. Çünkü Tokyay, Türkiye Okul Yemekleri Koalisyonu’nun üyesi olarak bu alana doğrudan katkı sunan, çözüm arayışlarının bir parçası olan biri. Bu sayede mevcut durumu hakiki bir biçimde yansıtmakla kalmıyor ayakları yere basan politika önerileri de sunabiliyor...

Merkezi bütçeden ayrılacak kaynaklarla, yerel yönetimlerin katkısıyla, okulların mutfaklarının yeniden işlevlendirilmesiyle milyonlarca çocuğun ücretsiz öğle yemeğine ulaşabileceği modelleri tartışıyor. “Kaynak yok” söyleminin, gerçekte siyasi bir tercihin ifadesi olduğunu anlatıyor. Kaynak meselesinin önceliklerin belirlenmesine bağlı olduğunu gösteriyor. Milyarları aktarırken önceliğimiz çocukların açlığı mı, yoksa başka kalemler mi? diye soruyor...

Bugün Türkiye’de milyonlarca çocuk yetersiz beslenme nedeniyle hem fiziksel hem bilişsel gelişiminde geri kalıyor. Eğitimde fırsat eşitliği üzerine ne kadar konuşursak konuşalım, açlık gerçeğini görmezden geldiğimiz sürece bütün söylemler havada kalacak. Tokyay’ın kitabı bu açıdan yalnızca bir inceleme değil; somut bir yol haritası...

Yarın sabah okullar açıldığında, sınıf kapılarından içeri girecek çocukların gözlerinde yalnızca öğrenme heyecanı olmayacak. Bazı çocuklar o sınıflara açlığı, suskunluğu, fiziken zayıflığı, dersten kopuşu, arkadaşları arasında eksik hissetmeyi, yoksunluğu ve çaresizliği de getirecek. Tokyay’ın kitabı, tam da bu nedenle, bugün başucumuzda bulunmalı. Çünkü mesele yalnızca çocukların karnını doyurmak değil; daha adil, eşitlikçi ve umutlu bir gelecek inşa etmek...

Okul zilleri çalsın elbette. Ama ondan önce çocukların karnındaki zil susmalı!

NOT : Bu yazı Birgün Gazetesi'nden alınmıştır…

Önceki Haber DİDO SOTİRİYU-BENDEN SELAM SÖYLE ANADOLU'YA...
Sonraki Haber Talaz’ın Oğulları Özet...
Benzer Haberler
Rastgele Oku