Harun YİĞİT'in kaleminden...
Kırmızı bir mendil gibi sarkıyor gökyüzü,
bir çocuğun elinde unutulmuş bayram.
Sokak lambaları, devrik cümleler gibi yanıyor,
her biri bir başka suskunluğu aydınlatıyor.
Bir zamanlar anneler vardı,
ekmekle dua arasında sıkışmış.
Şiirlerin dizelerinde ağlayan kadınlar gibi,
gözyaşlarını saklayan perdelerle konuşurlardı.
Ve babalar,
yorgun bir tren geçerdi,
bir istasyonda unutulmuş emek gibi.
Sigara dumanında kaybolan umutlar,
bir işçinin cebinde unutulmuş maaş bordrosu.
Terk edilmişliklerle dolu bu sokaklar,
devletin unuttuğu çocuklarla dolu.
Her biri bir “meçhul öğrenci”,
her biri bir “tarih dışı nota”.
Bir kız çocuğu,
hayal defterlerinden düşmüş gibi,
duvarlara çiçek çiziyor.
Çiçekler hep eksik yapraklı,
çünkü bu şehirde umutlar hep yarım.
Bir adam, içiyor yalnızlığını,
bir kahvede, gazeteyle örtülmüş hayalleriyle.
Ve bir kadın,
sokak hayvanlarına takmış,
sisteme kızarak başkaldırıyor.
Bu şiir,
bir ülkenin unutulmuş sokaklarında yankılanıyor.
Bir çocuğun ayakkabısında delik,
bir annenin gözlerinde suskunluk,
bir işçinin ellerinde nasır,
bir şairin dizelerinde devrim.
Bir okulun duvarında tebeşirle yazılmış:
“Özgürlük, teneffüste unutulan bir hayal.”
Ve çocuklar,
devletin müfredatına sığmayan sorular soruyorlar.
Bir kız çocuğu,
güldalından bir yaprak koparıyor,
ve onu defterine yapıştırıyor umut diye.
Ama öğretmen,
o yaprağı yasaklı bir fikir sanıyor,
çünkü bu ülkede hayal kurmak da suç sayılıyor bazen.
Bir adam,
yürürken kaldırımlarda,
her adımı bir işsizliğe çarpıyor.
Cebinde bir şiir var,
ama kimse okumuyor artık sokakta yazılanları.
Çünkü sokaklar,
reklam panolarıyla örtülmüş birer unutma alanı.
Bir kadın,
acılarını biriktiriyor sessizce.
Her acı çok farklı,
her acı bir devrim ihtimali.
Ama devrim,
bu şehirde hep ertelenmiş bir randevu gibi.
Bir genç,
gözlerinde sisteme ait olmayan bir ışık.
O ışıkla duvarlara yazıyor:
“Ben buradayım, beni gör!” diye.
Ve bir yaşlı,
Alacakaranlıkta kaybolmuş gibi,
parkta oturuyor.
Yanında bir gazete,
üstünde bir tarih:
“Unutulmuş bir direnişin yıldönümü.”
Bu şiir,
bir ülkenin hafızasında yankılanıyor.
Bir çocuğun düşlerinde devrim,
bir annenin duasında barış,
bir işçinin ellerinde gelecek,
bir şairin kaleminde isyan.
Harun YİĞİT
* Bu bir editöryal haberdir.








