Sezai SARIOĞLU yorulan öyküleri hakkında yazdı...
Yazılmayı beklemekten yorulan öyküler vardır...
Dil derdini ve dersini bilip, zaman ve kalem bilmeyip öykülere gecikildiğinde sözcüklere bağırıp çağırmak yetmez...
Bazı öyküler yeraltı suları gibidir, yeryüzüne çıkacağı zamanı bilir...
Ömür denen mecra ve macerada nice tecrübelerden damıtılmış öyküler, akmaktan yorulmayan sular gibi içimizi yumuşattığında içimizde sakladıklarımızı yazmak zamanı gelmiştir...
Dil de insan gibidir, dolar dolar boşalır. Yıllardır, anlattıkça içim doluyor muydu, boşalıyor muydu bazen bildim bazen bilemedim...
İç acılarımın toplamına, iç açılarımın sağlamasına sığındım...
Siz beni elimde asa hikâye anlatıcısı, Nâkil olarak bildiniz.
Sabahın köründe dilimin tozunu alıp eklemek isterim: Aslında ben öykülerimin arkadaşıyım...
Ben diyeyim iki zamanda siz deyin üç zamanda kitaplaşacak öykülerim, okurlara arkadaşlık teklif edeceği günü bekliyor...