Cemal AKÇA yazdı...
[email protected]
Dün Cennetin Anahtarı masalsı öyküyü “arkası yarın” diyerek noktalamıştım...
Bugün devam edelim….
Kralın kaybolması memlekette hâlâ magazin programlarının bir numaralı gündemi olmaya devam ederken, sarayın genç veliahdı İtalya’da bambaşka bir dram yaşıyordu. Prensimiz, okula her sabah 135 milyon Auro(€) luk arabasıyla gidiyor ama gel gör ki, sınıf arkadaşları paşa paşa tramvaya biniyordu...
İlk başta pek takmamıştı tabii… Neticede araba lüks, şöför kapıyı açıyor, içeride klima, müzik sistemi, kahve makinesi… Ama sonra fark etti ki arkadaşları her sabah tramvaydan inip kahkahayla gülerek onu işaret ediyordu...
“Vay be… Fakirlik işte… Çocuk hâlâ özel arabayla gidip geliyor!”
Zavallı prensin minik kalbi paramparça oldu. Neticede o da bir insan evladıydı! Akşam olunca odasına çekildi, kendini battaniyeye sardı, gözyaşlarını pırlanta yastığına akıta akıta babasına telgraf yazmaya karar verdi:
- Selamınaleyküm babacığım STOP
- Çok üzgünüm STOP
- Okula gitmeye utanıyorum STOP
- Arabayla gidiyorum STOP
- Arkadaşlar tramvayla gidiyor STOP
- Benimle alay ediyorlar STOP
- Ne olur çare bul baba STOP
Telgraf saraya ulaşır ulaşmaz ortalık karıştı. Vezirler birbirine girdi. Kimi gözyaşlarını silerken, kimi duvara bakıp derin derin sigara yakıyordu:
“Vay efendim, veliaht prensimiz arabayla okula gidiyor! Ne fakirlik bu? Rezil olduk Avrupa’ya!”
En sonunda çözüm bulamayınca bilgiç,doktorlara,hukukçulara konferans veren Kraliçe’ye koştular. Kraliçe telgrafı okuttu, gözlüklerini şöyle bir burnunun ucuna indirip hafifçe gülümsedi:
- Aleykümselam benim cennet kuzum STOP
- Üzülmene dayanamam STOP
- Böyle fakirlik olmaz STOP
- Hemen 2 milyar dolar gönderiyorum STOP
- Kendine en iyisinden bir tramvay al STOP
- Altın kaplama olsun STOP
- Camları pırlanta olsun STOP
- Yetmezse ara STOP
- Einstein oğlum STOP
- Allah’a emanet ol STOP
Ertesi sabah İtalya sokaklarında altın kaplama, içi ipek döşemeli, dört kişilik bir orkestra eşliğinde ilerleyen bir tramvayda Mehter Marşı çalarak okul yolculuğu başlar.Direksiyon başında krallığın özel üniformasını giymiş bir vatman, arkada da prens kahvesini yudumlayarak tramvayın camından arkadaşlarına şöyle bir Buongiorno (günaydın)çaktı:
“Burası İtalya dostum… Burada herkes kendi tramvayıyla okula gider!”
Arkadaşları mı? O günden sonra kimse gıkını bile çıkaramadı…
Ama prensin tek bir sorunu vardı:
“Şimdi de herkes ‘Rayı biz döşetemedik mi kardeşim?’ diye alay ediyorlar…
Arkası yarın...








