Giriş : Pasifleşen muhalefet portresi...

Giriş : Pasifleşen muhalefet portresi...

Birol KESKİN'in yazısı...

Türkiye’de Muhalefetin Tasfiyesi: CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun Stratejik Çöküşü.Kemal Kılıçdaroğlu’nun Strateji ve Cumhuriyet Halk Partisinin Çöküşü...

23 yıldır iktidarda olan siyasi rejim, yalnızca muhalefeti bastırmakla yetinmedi; aynı zamanda onu sistem içine entegre ederek “makul” ve etkisiz bir aktöre dönüştürdü. Bu dönüşümde kilit rolü, ana muhalefet partisi CHP oynadı. Özellikle Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde CHP, stratejik teslimiyetler, ideolojik bulanıklıklar ve muğlak muhalefet çizgisiyle bu tasfiye sürecine aktif ya da pasif biçimde katkı sundu...

Kavram Notu: Gramsci’nin “pasif devrim” kavramı, CHP’nin rejimle girdiği bu simbiyotik ilişkiyi açıklamak için kullanılabilir. CHP, değişimin öncüsü olmak yerine, rejimin meşruiyet zırhına dönüşmüştür...

STRATEJİK TESLİMİYETLER VE İDEOLOJİK BOZULMA...

Ekmeleddin İhsanoğlu Vakası (2014)

Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Parti Merkez Kurulu’na sormadan, Devlet Bahçeli ile ile verdiği karar (CHP’nin) laiklik ve sosyal demokrasiden uzak bir figürü cumhurbaşkanı adayı olarak göstermesi, sadece taktik bir hata değil, aynı zamanda ideolojik bir sapmadır. Bu karar, seçmenin CHP’ye olan inancını sarstı ve partinin kendi kimliğini inkâr ettiğini gösterdi.

2017 Anayasa Referandumu..

Seçim güvenliğinin fiilen ortadan kalktığı, YSK’nın mühürsüz oyları geçerli saydığı bu süreçte dahi CHP, sert ve etkili bir direniş örgütlemekten kaçındı. Bu pasiflik, rejimin anayasal dönüşümüne zemin hazırladı...

Referandum sonucu: Evet %51,4 – Hayır %48,63...

CHP’NİN SESSİZLİĞİ: HDP’NİN YALNIZLAŞTIRILMASI (2016)

Kemal Kılıçdaroğlu’nun demokrasiye inanmış insanlar yaptığın en büyük ‘suç’, AKP’nin Dokunulmazlıkların kaldırılması teklifini, ‘meydan okuyarak’ kabul etmesi...

Dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda CHP’nin en az 20 milletvekilinin “evet” oyu kullanması, HDP’nin kriminalize edilmesine ve muhalefetin bölünmesine doğrudan katkı sundu. CHP (liderliği), bu kritik meselede tarihsel bir suskunluk ve konumlanma hatası gösterdi...

6’LI MASA STRATEJİSİ: SAĞA AÇILIM ADI ALTINDA KİMLİK KAYBI...

2023 seçimlerine giderken CHP’nin sağ-muhafazakâr isimleri listelerine dahil etmesi, seçim kazanma uğruna parti kimliğinin silikleşmesine neden oldu. “Makul sağcı” arayışı, seçmende güvensizlik yaratırken Meclis aritmetiğinde de CHP’ye zarar verdi...

KILIÇDAROĞLU’NUN LİDERLİĞİ: HELALLEŞME Mİ, TESLİMİYET Mİ?

Kılıçdaroğlu’nun “yumuşak geçiş”, “helalleşme” ve “devlet aklıyla uzlaşma” stratejileri, rejimin tahkimine katkı sunarken, muhalefetin ruhunu törpüledi. KONDA’ya göre 2023’te CHP’ye duyulan güven %24’e kadar geriledi. Bu, liderliğin sahici ve kararlı bir muhalefet üretme kapasitesini yitirdiğinin göstergesidir...

2025: BELEDİYELERE OPERASYON VE YAPISAL ÇÖKÜŞÜN ZİRVESİ...

Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, sadece yargı eliyle yapılan bir tasfiye değil; aynı zamanda Kılıçdaroğlu’nun “sakin güç” siyasetiyle yıllarca ertelediği gerçek hesaplaşmanın kaçınılmaz sonucudur. CHP, belediyeleri siyasal direniş alanına çeviremediği için rejimin bu alanı da yutmasına engel olamamıştır...

CHP’NİN İDEOLOJİK SESSİZLİĞİ: LOZAN VE CUMHURİYET DEĞERLERİ...

Lozan Antlaşması ve Cumhuriyet’in kurucu değerleri hedef alınırken, CHP bu saldırılara ya sessiz kaldı ya da edilgen tepkiler verdi. Bu sessizlik, rejimin “yeni Türkiye” tahayyülünü hayata geçirmesini kolaylaştırdı...

SONUÇ: BİR LİDERLİK KAYBINDAN REJİMİN GÜÇLENMESİNE...

Türkiye’de muhalefet yalnızca baskı altında ezilmedi; kendi hatalarıyla da işlevsizleşti. Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde CHP, otoriterleşmeye karşı etkin bir direniş hattı kuramadı. Aksine, rejimin muhalefeti içererek etkisizleştirme stratejisine bilinçli ya da bilinçsiz biçimde hizmet etti...

(YENİ BİR MUHALEFET MÜMKÜN MÜ?)

Türkiye’nin birinci partisi, ana muhalefet partisi CHP’den istemler:

1. CHP’nin Dönüşüm süreci devam etmelidir:

Parti içi demokrasi tesis edilmeli...

Lider kültürü ve danışman egemenliği (???) sonlandırılmalı...

Sosyal demokrasi ilkeleri netleştirilmeli.

2. Toplumsal Hareketlerle İlişki:

Kadın hareketi, gençlik, emek ve çevre mücadeleleriyle destek olmalı...

STK ve sendikalarla organik bağ kurulmalı.

Saraçhane protestoları, İstanbul’un çeşitli ilçelerinde ve memleketin diğer kentlerinde başarıyla yürütülen mitingler bu potansiyeli gösteriyor...

3. Sınıfsal Hat:

Halkçı ekonomi politikaları netleştirilmeli.

Belediyelerin Kent Lokantası, Kreş, Halk Ekmek gibi projeler savunulmalı ve genişletilmeli.

4. Sandık Dışı Meşru Mücadele:

Protesto, grev ve boykot gibi eylem biçimleri siyasetle bütünleşmeli.

CHP bu alanları sahiplenmeli, öncülük etmeli.

5. Uluslararası Dayanışma:

Avrupa kamuoyu ve diaspora (??) ile işbirliği stratejik önem taşıyor.

Uluslararası meşruiyet mücadelesi, iç baskıya karşı bir kalkan olabilir.

SON SÖZ:

CHP, otoriterleşen rejimin karşısında pasif değil, aktif direnişi temsil eden bir kimlik kazanmak zorundadır. Bu, Kemal Kılıçdaroğlu sonrası dönemde samimi bir özeleştiri, ideolojik netleşme ve toplumsal mücadelelerle buluşma iradesi gerektirir. Aksi halde, Türkiye muhalefetsiz bir rejime doğru sürüklenmeye devam edecektir...

Önceki Haber İçimizdeki Çocuk: Zamanın Aşamadığı Masumiyet...
Sonraki Haber İnsanın Kendiyle Savaşı...
Benzer Haberler
Rasgele