Zihnin zincirleri ve değişimin özgürlüğü...

Zihnin zincirleri ve değişimin özgürlüğü...

Birol KESKİN'in yazısı...
[email protected]

Belli bir düşünceye, fikre ya da doğmaya takılıp kalmak — çoğu zaman zihinsel bir güvenlik hissi yaratır. İnsan, bildiği alanda kalmak ister; tanıdık fikirler, belirsizliğin kaygısını bastırır. Fakat bu konfor alanı, fark edilmeden bir hapishaneye dönüşür.Değişmeyen fikir,geçmişin zinciridir. Zinciri kıramayan ise hem özgürlüğü bulamaz, hem de çağı yakalayamaz...

"Bugünün zincirleri daha görünmezdir:" Sosyal medya algoritmaları, bize sadece onayladığımız fikirleri sunarak "yankı odaları" inşa eder. "Kişiselleştirilmiş içerik" adı altında zihinler giderek daralır. Bu dijital duvarlar, özgür seçim illüzyonuyla bizi düşüncenin rahat kovuğuna hapseder...

"Daha karanlık bir pranga ise tarihin manipülasyonudur": İktidarlar, geçmişi bir silaha dönüştürür. Gerçekler sistematik olarak karartılır; kahramanlar cellada, cellatlar kahramana dönüştürülür. Belgeler "gizli" damgayla gömülür, tanıklar susturulur. İdeolojik ihtiyaçlara göre mitler üretilir; karmaşık süreçler "iyi/kötü" ikilemine sıkıştırılır...

"Tarihin susturulduğu yerde, zihinlerin özgürleşmesi imkânsızdır".Bu kollektif hafıza kırımı, toplumu köklerinden koparır. Geçmişi çarpıtılan insan, şimdiyi anlayamaz; geleceği karanlıkta yol alan bir gemi gibi inşa eder... 

Zihin, sabit kaldığında körleşir. Fikir donduğunda, düşünce olmaktan çıkar; bir dogmaya, bir tekrar makinesine dönüşür. Oysa düşünmek, sadece inanmak değil; sorgulamak, değiştirmek ve gerektiğinde eskiyi terk edebilmektir.Tıpkı yılanın hayatta kalabilmek için derisini değiştirmesi gibi, insan da zihnini tazelemeden varlığını sürdüremez. Değişim, bir tehdit değil; varoluşun şartıdır...

Fakat dikkat: Her değişim özgürleştirmez. Rüzgârın önünde savrulan yaprak gibi "daima uyum sağlayan" zihin de köleleşir. Aslolan "neye",  "niçin" ve "nasıl" değiştiğinin bilincinde olmaktır. Körü körüne trendlere kapılmak ile eleştirel dönüşüm arasındaki fark: Biri dışsal baskının eseridir, diğeri içsel sorgulamanın...

Günümüzün gerçekliği, geçmişin düşünce kalıplarıyla tam olarak kavranamaz. Her çağ, kendine özgü sorular sorar ve her çağ, yeni yanıtlar talep eder. Bu nedenle eski fikirlere körü körüne bağlılık, bireyin çağla arasındaki bağı koparır. Geride kalan, sadece nostaljidir; geleceği inşa edebilecek olan ise değişime açık zihindir...

Toplumu anlamak, dünyayı kavramak ve birey olarak gelişmek; ancak fikirlerin akışkanlığıyla mümkündür. Zihinsel esneklik, çağdaş insanın en büyük erdemidir. Doğmalardan sıyrılmak, yalnızca düşünsel bir cesaret değil; aynı zamanda ahlaki bir sorumluluktur...

Pratik Özgürleşme Yolları:
  
1.  Fikir Rotasyonu : Haftada bir gün, katı savunduğunuz bir düşüncenin karşıtını okuyun. Amaç ikna olmak değil, zihni esnetmektir...

2.Tarih Okuryazarlığı: Resmî anlatıların dışına çıkın. Mağdurların, ezilenlerin seslerine kulak verin. "Bu hikâye kimin işine yarıyor?" sorusunu asla unutmayın...

3.Hata Korkusunu Yenmek: Unutmayın: Yanılgılar, zihnin deri değiştirirkenki sürtünme izleridir. Acıtır ama büyütür…


4.Yalnızlık Cesareti: Gerçeğe sadakat, aidiyet rahatlığından vazgeçmeyi gerektirebilir. Kalabalığa sırt dönmekten korkmayın... 

Unutulmamalıdır ki; fikre sadakat değil, gerçeğe sadakat belirler zihinsel özgürlüğün sınırlarını. Geçmişin zincirlerini kıramayan, sadece bugünü kaçırmaz; gelecekte de yer bulamaz. Çünkü özgürlük, bir kerelik kırılış değil; sürekli uyanıklık gerektiren bir devrimdir...

Geçmişin manipülasyonunu reddetmek, geleceğin çalınmasına izin vermemektir.  
Hafızanızı korumak, varoluşsal bir direniştir.

Zihniniz hep özgür kalsın....

Önceki Haber GÖRMÜŞTÜ BU HALKIN EVLATLARI...
Sonraki Haber Yanmayı reddetmek...
Benzer Haberler
Rastgele Oku