Baharı Gerçekten Yaşamak: Çocuklara Barışı Öğretmenin Felsefi Gerekliliği...

Baharı Gerçekten Yaşamak: Çocuklara Barışı Öğretmenin Felsefi Gerekliliği...

Birol KESKİN yazdı...
[email protected]

"Bir gün baharı yaşayacağız elbette hep birlikte,ve en güzel çiçekleri biz açacağız.
İnsan sevgisinin en saf haliyle,
savaşlar olmayacak,çocuklar öldürülmeyecekler hunharca,
bir avuç toprak ve güç uğruna...”

Bir Gün Baharı Yaşayacağız şiirinden...

Giriş...

Yukarıdaki dizeler, yalnızca bir şiirin hayali değil; insanlığın ortak vicdanından yükselen derin bir özlektir: savaştan arınmış, doğayla uyum içinde, barış dolu bir dünya.
Fakat bu düş yalnızca dilemekle değil, yetiştirdiğimiz çocuklarla mümkündür.
Barış, bir “sonuç” değil; insanın erken yaşta öğrenmesi gereken bir yaşam biçimidir. Ve bizler, barış dolu bir gelecek umuyorsak, bu umudu çocuklarımızın kalbine, kelimelerine ve oyunlarına işlemeliyiz...

Barış Öğrenilmezse, Savaş Unutulmaz!!!

Hiçbir çocuk, savaşmayı bilerek doğmaz.
Nefret, ayrımcılık, öfke ve yıkım; sonradan öğrenilen ve çoğunlukla öğretilen kavramlardır. Bu nedenle, barış da öğrenilebilir olmalıdır. Tıpkı bir dili öğrenir gibi, çocuklar da barışı öğrenebilir: paylaşarak, dinleyerek, farklılıklarla dost olmayı deneyimleyerek...

Ne var ki çağımız, bilgiyle dolup taşarken bilgelikten yoksun kalabiliyor.Çocuklar, medya ve teknoloji aracılığıyla erken yaşta şiddete, rekabete, üstünlük arzusuna maruz kalıyor.Tam da bu yüzden, barış eğitimi bir “alternatif yaklaşım” değil; insanlığın varoluşsal zorunluluğudur...

Barış Eğitimi: Etik Bir Yatırımdır...

Barış eğitimi yalnızca çatışmasızlığı öğretmez; aynı zamanda empati, adalet, sorumluluk ve doğa ile uyum gibi temel insan değerlerini besler.Çocuklara barışı öğretmek, onları sadece savaşsız bir dünyaya değil, daha merhametli, daha duyarlı, daha adil bireyler olmaya hazırlar...

Barış eğitimi şu üç katmanda gelişir:

1. Bireysel Düzey: Kendi duygularını tanıyan ve düzenleyebilen bir çocuk, başkalarının duygularını da anlayabilir...

2. Toplumsal Düzey: Farklılıkları tehdit değil zenginlik olarak gören bir bakış açısı inşa edilir...

3. Küresel Düzey: Doğa, insan ve hayvan arasında kurulan denge duygusu, çocukları yaşamın bütünlüğüne bağlar...

Bu katmanlar aracılığıyla çocuk, yalnızca bir “öğrenci” değil, dünyanın vicdanı olmaya aday bir birey hâline gelir...

Çocuk Edebiyatı: Barışı Taşıyan Bir Sanat Alanı...

Barışı sadece ders kitaplarında anlatmakla yetinmemeli; onun duygusunu taşıyan sanat ürünleriyle, özellikle de çocuk edebiyatıyla buluşturmalıyız.Bir şiir, bir hikâye ya da bir resimli kitap; çocukların iç dünyasında barışın kök salmasını sağlayabilir...

Masallar, metaforlarla düşünmeyi öğretir; şiirler, sessizliği bile anlamlı kılar.
Bu yüzden barışı öğreten kitaplar, çocuğun ruhuna bir pusula bırakır. Ve bu pusula, gelecekte onun yönünü belirleyebilir.

Sonuç: Bahar, Önce Çocuğun Yüreğinde Açmalı...

“Bir gün baharı yaşayacağız elbette hep birlikte” diyorsak, bu baharın filizleri çocukların ellerinde, gözlerinde ve oyunlarında yeşermelidir.Barış, ne soyut bir idealdir ne de yalnızca politik bir söylem. Barış, çocuklara anlatıldığında değil; hissettirildiğinde öğrenilir...

Bu yüzden biz yetişkinler, çocukların gözlerinin içine bakarak şu soruyu sormalıyız: “Hangi dünya sizin olsun istersiniz?”

Ve onların cevabı eğer çiçeklerse, kahkahalarsa, oyunlarsa — o zaman bizler de sorumluyuz: O dünyayı kurmak için…

Önceki Haber Hasret Üzerine...
Sonraki Haber Fırsat Eşitliği: İnsan Onurunun ve Adaletin Temeli...
Benzer Haberler
Rastgele Oku