FRİEDRİCH ENGELS...

FRİEDRİCH ENGELS...

Tahir ŞİLKAN yazdı...

Fotoğraf  : İrfan Erdoğan…

(130. Ölüm Yıldönümünde Saygıyla...)
                              ***                                                                                                                                                28 Kasım 1820'de Almanya'nın Barmen kentinde doğan Friedrich Engels, üniversitedeki felsefe eğitimini tamamlamamıştır. Dokuma fabrikatörü olan babasının fabrikasında çalışmaya başlayan F. Engels, bilimsel sosyalist düşüncenin iki büyük yaratıcısından biridir...

Karl Marks ile birlikte yazdıkları sayısız eser dışında kendi yazdığı eserlerle de literatüre eşsiz bir katkıda bulunmuştur.
'İngiltere'de Emekçi Sınıfların Durumu', 'Anti Dühring', 'Alman İdeolojisi', 'Doğanın Diyalektiği', 'Tarihte Zorun Rolü' ile 'Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni' en tanınmış eserleridir...
 

F. Engels aralarında İngilizce, Fransızca, İspanyolca, Rusça, İtalyanca, Portekizce, İrlanda dili olmak üzere yirmiden fazla dil biliyordu. Ölümüne yakın, K. Marks'ın ortanca kızı Laura Lafargue'ye yazdığı mektupta, bir Afrika ülkesi devrimcilerinden gelen mektuba, onların anadiliyle yanıt vermek istediğini yazar...        
                                  ***
Bilimsel Sosyalizmin kurucuları Karl Marks ve Friedrich Engels'in kırk yılı aşan dostlukları Karl Marks'ın ölümüne kadar sürmüştür. Komünist Manifesto başta olmak üzere, Alman İdeolojisi ve Kutsal Aile dışında sayısız makaleyi birlikte yazan işçi sınıfının büyük öğretmenleri 19. Yüzyılın büyük mücadelelerinin önderleri olarak anımsanmalıdır...
                           *** 

'F.Engels'in yazdığı "İngiltere'de Emekçi Sınıfın Durumu" başlıklı kitabından bir alıntıyla sürdüreyim. Engels. 19. yüzyılın başındaki İngiltere'deki insanları anlatıyor: 
"O günlerin İngiliz sanayi işçileri, bir emeklilik ve inziva havası içinde, herhangi bir düşünsel çabadan uzak ve konumlarında şiddetli dalgalanmalar olmaksızın yaşarlardı.
Çok seyrek okuyabiliyorlar, ondan daha seyrek yazabiliyorlardı; kiliseye düzenli giderlerdi; hiç politika konuşmazlardı; birinin arkasından dolap çevirmezlerdi; hiç düşünmezlerdi; beden eğitimine bayılırlardı; 
İncil okunurken, babadan oğula geçen bir saygıyla dinlerlerdi ve "daha üst" sınıflara karşı aşırı ölçüde iyi duygularla ve tam bir alçak gönüllülükle yaklaşırlardı...

Ama beyinsel olarak ölüydüler; yalnızca küçük, özel çıkarları için, dokuma tezgahları ve bahçeleri için yaşarlardı; onların ufkunun ötesinde insanlığı baştan sona saran güçlü hareket hakkında hiçbir şey bilmiyorlardı. 
Sakin otsu yaşamlarında huzurluydular; sanayi devrimi olmaksızın, sıcak-romantikse de insana yakışmayan bu yaşamdan asla çıkmazlardı. Gerçekte, onlar insan değildi; o zamana kadar tarihe rehberlik etmiş bir avuç aristokratın hizmetinde çalışan makinalardı."
                           ***                                                                 Karl Marks'ın ölümünde cenaze töreninde konuşan F. Engels'in sözleriyle "Karl Marks her şeyden önce devrimciydi. Kapitalist toplumun ve onun kurduğu devlet kurumlarının yıkılmasına şu ya da bu şekilde katılmak, kendi konumunun, gereksinimlerinin bilincini ve kurtuluş koşullarının bilincini ilk kez kendisinin ortaya koyduğu günümüz proletaryasının kurtuluşu davasına katılmak; işte gerçekte bu onun yaşamsal ödeviydi. Mücadele onun doğasında vardı."                                                               
                                  ***                                       

İşçi sınıfının büyük öğretmeni Friedrich Engels, 5 Ağustos 1895'de, yetmiş beş yaşında yaşamını yitirirken geride işçi sınıfı için verilmiş bir ömür ve onlarca bilimsel eser vardı. İşçilerin öğretmenine saygıyla...

Önceki Haber Meherrem’in Yeri...
Sonraki Haber Ne erkeklik ama...
Benzer Haberler
Rastgele Oku