Sezai SARIOĞLU yazdı...
Beni sorarsanız...
İyiyim...
Esiyorum. Kendimin eksiğiyim...
İyiyim...
Kendimin fazlasıyım...
İyiyim...
Bazen neye sevineceğimi unutuyorum. Rüzgarlıyım. Esiyorum...
İyiyim...
Bana zamanı değil saati sorarsanız...
İyiyim...
Kalbime bakarak öğrendim ben zamanı...
İyiyim...
Elma'nın oku yaraladığı yerdeyim...
İyiyim...
Her yara, yeni de olsa eski bir hikâyeyi taşır. Yaralarımız da dünya görüşümüzdür...
İyiyim...
Eski zaman dervişleri gibi
kusurlarımı örtmek için bol hırka giyenlerden değilim...
İyiyim...
Eskicilerin ve dilin bile hatırlamadığı sözcükler yolumu kesiyor. Sözcükleri biliriz de yaşlarını bilmeyiz...
İyiyim...
Bana sorarsanız insan çıkmaz bir lekedir. İnsan iyileşmez bir yaradır...
İyiyim...
Mektup yazmak eskidi, ellerimiz eskidi çünkü...
İyiyim...
Dilimizle kalbimiz arasındaki mesafe açıldı...
İyiyim...
Ellerimize söz geçiremez olduk.Taşın yaşını büyüterek atan çocuklara söz yetiştirmek ne mümkün. El, taşı da uzağı da menzili de bilir...
İyiyim...
Eski zaman dervişleri daha iyi görmek için yumarlarmış gözlerini. Gözlerimi ve sözlerimi yumuyorum...
İyiyim...
En eski arkadaşımız ölüm coğrafyanın ve tarihin değil, bedenin bir parçasıdır...
İyiyim...
Toprağın kaygılarını paylaşıyorum...
İyiyim...
Çamurun izini seviyorum...
İyiyim...
Kaideyi bozan istisna bir çocuk beni durdurup, başka bir yöne bakmamı, başka bir yere ayak basmamı sağladı. O yöne ağıp içime aktım...
İyiyim...
Pencereden baktım, kuşlar söylenip duruyor. Ötüyorum...
İyiyim...
Nar'a yazdığım mektubu sana göndermek geldi içimden.Okuyorum...
İyiyim...
Nar'landım...
İyiyim...
Kuşlarla göz göze gelince vazgeçtim. Aramıza kuşlar girmemeli…
İyiyim...
Dönmeyi unutan aklına gelince yanlış dönen dünyaya, yanlış yaşayan ve yaşlanan devlet taklit eden dünyalılara rağmen...
İyiyim...
Uçsam da konsam da rağmenim...
İyiyim...
(YARALAMA DEFTERİ, dosyamdan)
* Bu bir editöryal haberdir.








