Hasan BİLDİRİCİ yazdı...
"Türkiye'nin milli güvenliğinin tehdit altında olmadığı, Suriye'deki Kürt kardeşlerimiz dahil hiçbir azınlık veya çoğunluk grubunun kendisini tehdit altında görmediği, özgür gördüğü, kimliğini yaşayabildiği, eşit hissettiği, güvende hissettiği bir ortamın olması. Bunun için gerekli olan siyasal çerçeve, ekonomik katkı, kurumsal kapasite, askeri ve güvenlik tedbir ne ise Türkiye hepsini vermeye ve gerekenleri yapmaya hazır. Bunu tek taraflı olarak değil, bölgedeki ortaklarıyla, bulabildikleri paydaşlarıyla beraber yapmaya hazırız." dedi...
Hakan Fidan neyse ki bu kez Kürtleri tehdit etmemiş. Hatırlarsanız ben hep şunu söylüyorum: "Lütfen Kürtleri tehdit etmeyin, tehdit ederseniz kendi ulusal geleceğinizi tehdit altına sokmuş olursunuz."
Miliyetçi yurttaşlar ve beni küçümseyerek okuyanlar:
"Lan sen bu işi devleti yönetenlerden daha mı iyi biliyorsun?" diyorlar...
Evet, üzgünüm, daha iyi biliyor ve görüyorum. Bakmayın yazı yazarken şose boylarında it gibi süründüğüme. Kafam elimde olmadan gün ve geceler boyu bu işlerle meşgul ve iyi çalışıyor...
Trump Suriye'nin toprak būtünlüğü demişmiş. Amerika hariç dünyanın toprak bütünlüğü Trump'un umrunda değil. Suriye ne ola ki. Canı istediğinde Suriye'yi Antep fıstığı gibi kırar atar. İnşaatçılıktan gelme bir iş adamı Trump. Sürekli bütçe açığı veren ve ekonomisi Çin ve Rusya karşısında fazlasıyla zorlanan Amerikan ekonomisini toparlamak için pazar kurmuş. Gelene Mister kaç dolar? Gidene Mister kaç dolar diye sorup duruyor...
Biliyorsunuz Amerikan kongresinin Türkiye'yi düşman saflarında gören bir kararı var. CAATSA yaptırımları. Türkiye çoğunlukla Kürt sorunundan kaynaklı ara kıvırmalarından dolayı gitti Rusya'nın S 400 füze savunma sistemine bulaştı. Bulaşmaz olaydı, CAATSA cart diye Türkiye'yi ortak askeri projelerden attı ve bir de yasaklar koydu. Bu yasakları Amerika genellikle düşman saydığı ülkelere uygular...
"Erdoğan bana çok kıymetli bir şeyler verirse kongre kararını kaldırtabilirim," dedi Trump...
Erdoğan'ın verebileceği çok kıymetli ne olabilir? Dolar, dolar, dolar. Ama dolar yok. AKP ve MHP kadrolarının günlük inşaat kepçesiyle hortumladıkları hazinede bir şey kalmamıș. Bir de dış borç faizleri var ki; bunlar ödenirken halkın yere yıkılmıș halini görüyorsunuz. Hergün bir lokma daha çekiyorlar halkın ağzından. Halk bakıyor elindeki ekmek gittikçe küçülüyor. Bunun nedenini anlayamıyor, anlayamaz. Enflasyon dedikleri, pahalılık dedikleri şey tam da budur...
Suriye'nin toprak bütünlüğūymüş! Suriye'nin toprak bütünlüğü kavramının "Kürt anasını görmesin, bu dünyada huzur bulmasın" ile aynı anlama geldiğini bilmeyen mi var? Diğer yandan Türkiye zaten üç koldan Suriye'nin toprak bütünlüğünün içine etmiş. İsral derseniz, en nefret ettiği kavram: "Suriye'nin toprak bütünlüğü" kavramı...
Zaten bunun için Şam yakınlarına kadar sokulmuş. Türkiye'nin Kürtlere yönelik askeri bir adım atmasını bekliyor. Türkiye o askeri adımı atsa İsrail Şam yönetimini yerle bir edecek. Türkiye bunu daha anlamadı mı? Türkiye Suriye Kürtlerini düşman bellediği andan itibaren Suriye'yi İsrail'e teslim etti...
Yedi kocalı Hürmüz gibi ortalıkta dolaşan Colani, emin olun, Türkiye'den ziyade İsrail ve Amerika'nın adamı. Yakında Şam yönetimi ile İsrail yönetimi arasındaki teslimiyet anlaşmasını göreceksiniz. Peki aynı anlaşmaları Türkiye Colani ile yapabilir mi? Yapamaz. Çünkü İsrail net söylüyor. "Şam"da Türkiye yanlısı bir yönetime ölürüm de izin vermem!" diyor...
Zaten Colani'nin pek bir geleceğinin olacağını sanmıyorum. Bir süre sonra İslamcı gruplar arasında çatışmalar başlayabilir. Colani bir suikaste kurban gidebilir. Araplar zor halktır ya. Türkler boşuna "Ne Şam'ın şekeri, ne Arabın yüzü!" deyip kaçmamışlardı. Belki bilmezsiniz Şam çarşısında güzel şekerlemeler satılır, ancak bir Arapla tokalaştıktan sonra lütfen parmaklarınızı sayınız. Biri Arap kardeşinizin avucunda kalmış olabilir. Buna rağmen Arapları niye bu kadar çok seviyorum, onu da bilmiyorum...
Sahi sınırda Kürtler arasındaki beton bloklara ne demeli? Daha önce mayın tarlaları vardı, şimdi devasa beton bloklar. Aynı dili konuşan akraba halkın ortasına bu duvarları çekmekten utanmıyor musunuz? Suriye Kürtleri ne zaman seni tehdit etti de bu duvarları çektin?
Madem Suriye'deki Kürt kardeşlerinizin güvenliğini ve özgürlüğünü istiyorsunuz öncelikle beton blokları kaldırın, ulusal güvenliğiniz ve geleceğiniz için Kürtlerle dost olun. Osmanlı'nın bırakıp kaçtığı Şam'ın şekerine tamah edeceğinize beton blokların yerine renga renk Kürt panayırlarının kurulmasına yardım edin...
Diyeceksiniz bunu kime anlatıyorsunuz, fakat olacağı bu. Her hayat aslına varır. Pek uzak olmayan bir gelecekte Kürtleri bölen sınırlar renga renk halk panayırlarına dönüşecek...
Zaten yakında Şam yönetimiyle Rojava yönetimi arasında bir aşağı bir yukarı anlaşma sağlanır. Size bir şey diyeyim mi, Colani'nin iktidarda kalması Kürtlerle anlaşmaya bağlı. Hatta bir sorun olduğunda Colani en yakın Kürtlere sığınabilir. Kürtleri tanırım, kendine sığınana zarar vermez...
Tūrklere önerim şu. Colani ile iyi ilişkilerinizi gittiği yere kadar sürdürün. Ancak güvenliğiniz Rojava'dan geçer, size düșmanlık yapmayan ve ellerini uzatmaya hazır Kürtlerle anlaşın...
Bir kez de beni dinleyin ya, üstelik bu yazıyı cep telefonunda şose yollarında yazarken parmaklarım üşüdü...

 
       
                         
                                     
                                    






