Prof. Dr. Doğan GÖÇMEN yazdı...
Özlem hanımın parti değiştirmesi elbette büyük etik bir problemdir. Ve tabii büyük siyasi güç ve iktidar kavgalarının da bir ifadesi. Siyasette komplolar da var kumpaslar da, şantajlar da var tehditler de. Siyaset ancak özgürlük perspektifiyle yapılırsa etik bir içeriğe kavuşur...
Siyaset özgürlük perspektifini yitirip sistem içi bir yer edinme oyunları ve manevralarına dönüşürse, açıktır ki siyasetin içeriğini güç ve iktidar ve nihayetinde çıkar kaygısı belirler. Özlem hanımı hareket ettiren motifler bunlardır...
Çıkarlarını gerçekleştirebileceği daha emin bir liman bulduğuna inandığı için parti değiştirdi. Etik problem, seçmenlerin belediye başkanlarını seçerken (özellikle Aydın’da) parti aidiyetine bakmış olmalarından kaynaklanıyor...
Bir söz verme durumu var. Bu boşa çıkmış oluyor. Özlem hanım tutumuyla bu etik sorumluluğun kendisi için hiçbir şey olduğunu göstermiş oluyor. Kendisine güvenerek oy veren seçmenlerdeki terk edilmiş ve ihanete uğramış olduklarına dair duygunun kaynağı budur...
Seçmen özgür ve egemen iradesinin himâye altına sokulduğunu görüyor.Bu olay, basında ve medyada üzerine konuşulup tartışıldığından çok daha derin politik problemlere işaret ediyor. Bu politik problemlerin başında kapitalist sistemin ülkemizdeki taşıyıcısı olan partilerin aralarındaki çelişkileri mevcut hukuk sistemi içinde çözemedikleri geliyor...
İkinci büyük politik problem CHP’nin programatik-stratejik yönelimiyle ilgilidir. CHP, stratejik yöneliminde sistemi radikal bir şekilde reforme etmeyi amaçlayan, hatta ve sistem ötesi özgürlük perspektifi oluşturmadığı sürece hep yeni “Özlemler” ile karşılaşacaktır...
CHP’nin söz konusu özgürlükçü profilini güçlendirmesi, son 5-6 aydır içine girmiş olduğu yönelimi sürdürmesi ile mümkündür. CHP’nin halkla daha fazla buluşması, hatta sınıf perspektifini emek hareketine içerik olarak daha çok yaklaşarak sağlaması gerekir...
CHP’nin bu problemi DEM Parti’nin de büyük problemidir. DEM Parti sahiplendiği meseleyi daha çok sınıfsal bir içerikle görmenin olanaklarını aramak ve yaratmak zorundadır. Bu yönelim her iki parti radikal demokrat parti yapacak ve halkın desteğini ancak bu garanti edebilir...
Özlem Çerçioğlu vakasının ortaya çıkardığı çok daha kapsamlı politik problem, biçimi ne olursa olsun, kapitalist sistemin ortaya çıkardığı “temsili devlet” biçiminin büyük bir kriz içinde olduğunu, “temsili devlet” biçiminin artık sistemin problemlerini çözmeye yetmediğini, temsil eden ile temsil edilen arasında aşılmaz uçurumların oluştuğunu göstermesidir...
Bu durum, diktatörlük ve faşizm mi yoksa demokrasi ve sosyalizm mi ikileminin kendisini dayatan ve bir karar vermeyi zorunlu kılan bir ikilem ile karşı karşıya olduğumuzu, Yani bir yol çatında bulunduğumuzu gösteriyor...