Sonbaharın Felsefesi...

Sonbaharın Felsefesi...

Birol KESKİN'den güzel bir diriliş yazısı...
[email protected]
Fotoğraf  : İrfan Erdoğan...

Sonbahar çoğu zaman yalın bir mevsim değişimi gibi görünür; oysa doğa, yaprakların dökülüşünde çok daha derin bir hikâye anlatır. Ağaç ile yaprak arasındaki bağı yüzeysel bir ayrılık olarak algılarız, fakat bu süreç ne bir veda ne de bir kayıptır. Doğanın nefes alıp verişi kadar doğal, döngünün sessiz bir kabullenişidir...

Yaprak toprağa düşerken yok olmaya değil, köklerin sakladığı geleceğe emanet olur. Ağaç dışarıdan eksiliyor gibi görünse de özünde genişler; görünmez bir hazırlığın içine çekilir. Doğa, olgunlukla bildiği bir gerçeği tekrarlar: Gerçek güç, görünmeyen süreçlerde saklıdır...

İnsanın yanılgısı ise bu döngüyü kalbiyle anlayamamasından doğar. Her gidişi kayıp, her dönüşü mucize sayarız. Oysa doğa bize çoktan öğretmiştir: Hiçbir düşüş nihai değildir. Her düşüş, dönüşmeye ve yeniden doğmaya dair derin bir hazırlığın parçasıdır...

İnsan hayatı da böyledir. Düşüşler kimi zaman bizi karanlığa çeker, kimi zaman dallarımızı eksiltir; fakat köklerimizin neler tuttuğunu, hangi güçleri sakladığını unuturuz. Kabuğumuz incelse bile içsel yapımız dönüşür, derinleşir. Kendimizi kayıplarla ölçmek yerine, döngünün doğasına bakmayı öğrendiğimizde, her düşüşün içinde potansiyel bir başlangıcın nefes aldığını fark ederiz...

Doğa bize sessizce şunu söyler: Yeniden doğuş dışarıdan bakıldığında görünmezdir. Hazırlığı karanlıkta yapılır; tıpkı insanın içsel dönüşümleri gibi. Yeter ki biz de doğa gibi acele etmeden, korkuyu bırakarak, derin hazırlığın sessizliğinde kök salmaya cesaret edelim...

* Bu bir editöryal haberdir.

Önceki Haber Yarım Kalan Hikayeler...
Sonraki Haber Utanç Kümesi: Bir Çocuğun Kaderine Terk Edildiği Ülkenin Siyasi ve Toplumsal Anatomisi...
Benzer Haberler
Rastgele Oku