Yemeğin kültür felsefesi : Yemek yeme basit bir karın doyurma işi değildir!

Yemeğin kültür felsefesi : Yemek yeme basit bir karın doyurma işi değildir!

Prof. Dr.Doğan GÖÇMEN yazdı...

Her dilde ve kültürde yemek hakkında dahice eğitici deyişler vardır. Bunlar bize insanın yeme ve içme ile kurduğu ilişkiye, yani yemek kültürüne ve ahlakına ilişkin çok şey söyler. Bir de yemek metafor veya mecaz olarak kullanılır ve bununla türlü halk bilgeliği dile getirilmek istenir. Bu kısa çalışmanın amacı, Türk, İngiliz/İskoç ve Alman halk deyimlerinden bazılarını seçip, karşılaştırarak yemek kültürlerine ve yaşam felsefelerine dair bazı belirlemeler yapmaktır...

Örneklendirecek olursak:
Bir Türk halk deyimi “Can boğazdan gelir” diyor. Muhtemelen başka dillerde ve kültürlerde de benzer deyimler vardır. Bu deyişte yemeğin yaşamsal önemine değinilmektedir. Biz felsefeciler bu halk deyiminde dile getirilen yaklaşıma ontolojik yaklaşım diyoruz. Canın muhafaza edilebilmesi için karnın doyması şarttır...

Bir Alman halk deyiminde “Tüm ağaçlar darağacı olsa bile yeme ve içme olmalıdır” deniyor. Diğer bir deyişle ölüm korkusu bile insanı yemekten ve içmekten geri çeviremez, çünkü can gerçekten boğazdan geliyor…


Karnın doyması ahlaktan daha önemlidir. İnsanın karnı doyduğu zaman ancak ahlak, ahlaki ve estetik vb. değerler üzerine düşünebiliyor...

Ünlü Alman ozanı Bertold Brecht “Önce yemek sonra ahlak gelir” diyor bu nedenle. Yalnızca karın tokluğuna, yani yalnızca boğazı için çalışan toplumlarda, diğer bir deyişle ücretlerin çok düşük olduğu toplumlarda ahlakın, ahlaki değerlerin, nezaketin, estetiğin ve niteliğin çok az itibar görmesi rastlantı değildir. Ünlü Romalı filozof Seneca insanın iç özgürlüğünün midesini kontrol edip edememesiyle de ilgili olduğuna işaret ediyor...

Bu, yemek yemenin doğrudan iradeyle de yakın bir ilişkisinin olduğunu gösteriyor. Yoksa bir Alman halk deyiminde “bazıları yalnızca midelerini doldurmak ve boşaltmakla meşguldür” diye betimlenen kişilerin durumuna düşülür...

Fakat karın doyduktan ve yarın da doyacağından az çok emin olunduğu zaman ancak değerler üzerine düşünülebilir. Örneğin “Ucuz etin yahnisi tatsız olur” öz deyişinin dile getirilebilmesi için insanların ucuz et ile yahni yapmaya çalışmış olması ve iyi et ile yapılan yahniyi de tatmış olması gerekir. Bir başka Alman halk deyiminde “Yemeğin tatlı olması gerekir” deniyor. Yemeğin tatlı olması elbette yemekte kullanılacak olan iyi malzemeyle olabilir, yalnızca baharat ile değil. Birbirinden bağımsız olarak kalıba gelmiş olan bu iki halk deyiminde tatlı yemeğin nitelikli malzemeyle mümkün olduğu dile getiriliyor...

Bu aynı zamanda tatlı yemeğin besleyici ve sağlıklı olacağı anlamına da gelir -ki başka bir Alman halk deyiminde de “Yemek yaramalıdır” deniyor...

Yemeğin elbette estetik boyutu da vardır. Başka bir Alman halk deyiminde “Göz beraber yer” deyişi, yemek yemenin yalnızca canı, tadı, ahlakı ve sağlığı değil, aynı zamanda estetiği de ilgilendiren bir boyutu olduğuna işaret ediyor. Burada söz konusu olan, göze göre de yeterince yiyecek olduğu değildir. Burada söz konusu olan, gözün yeneni estetik açıdan da algıladığıdır...

Yemeğin sosyolojik ve psikolojik boyutlarını ilgilendiren bir örnek verecek olursak; yemek konusunda da özdeyişler bakımından son derece zengin olan Alman kültürüne dönelim tekrar. Şöyle deniyor ilgili deyimde: “Karın doymuş olursa, gönül sevinçli olur”. Bu deyiş bizde “Aç ayı oynamaz” özdeyişine denk geliyor sanırım. Zira ancak “karnı tok ve sırtı pak” olanlar sevinçli olabilir ve ancak sevinçli olanlar dans edebilir...

Bu gözleme bir Shakespeare özdeyişi eklemek istiyorum. Bir özdeyişinde Shakespeare şöyle diyor:  “Bir bayram/eğlence yemeğine toplu haz ve sevinçli sohbet tuz biber olmalıdır.” Bu özdeyiş bize yemek yemenin hem bir toplumsal olgu olduğunu hem de aynı zamanda doğrudan ruh halimizle de ilgili olduğunu gösteriyor. Öyleyse, görüldüğü gibi, yemek yeme, basit bir karın doyurma işi değildir...

Önceki Haber Yunus Emre'ye dair bazı düşünceler...
Sonraki Haber CHP, mevzi meşruiyet savaşı...
Benzer Haberler
Rastgele Oku