İhsan ÇARALAN…
[email protected]
Bayram tartışmaları bayramdan önce CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in diğer partilerle bayramlaşmayacaklarını açıklamasıyla başladı. Özel, bayramlaşmama nedenini; 19 Mart’tan itibaren İktidarın İBB üstünden sürdürülen ama diğer kentleri ve CHP’nin de doğrudan hedef alınacağı ilan edilen operasyonları, bu operasyonlardaki hukuksuzlukları, gözaltındaki işkenceye varan uygulamaları, yandaş medya üstünden yapılan kara propagandayı gerekçe göstererek, “Bize bayram gelmedi. Onun için de bu bayramda kimseyle bayramlaşmayacağız” biçiminde açıklıyordu!
Ülke, bayramın ilk günü (cuma gecesi) Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in ağır bir “elektrik kazası” geçirdiği ve hastaneye kaldırıldığı haberiyle sarsıldı...
Ferdi Zeyrek adı Manisa’da 31 Mart’ta yapılan yerel seçimde yüzde 57 oy alarak ve belediyeyi 74 yıl sonra CHP’ye kazandırarak adını duyurmuştu. Seçimi kazandıktan sonra da kişiliği ve hizmetleriyle Manisalıların bağırlarına bastıkları bir belediye başkanı olmuştu. Ferdi Başkanın vücudu kazanın yol açtığı tahribata 64 saat dayanabildi. 9 Haziran günü hayatını kaybetti. On binlerce kişinin katıldığı bir törenle toprağa verildi! Ailesine, yakınlarına, Manisalılara, tüm sevenlerine buradan sabır ve başsağlığı diliyorum!
İmamoğlu’nun cenazeye katılmak için avukatları aracılığı ile Adalet Bakanlığına yaptığı başvuruya da izin verilmedi!
Ama bayramın hemen ertesi günü, İBB operasyonları çerçevesinde tutuklanıp itirafçı olduğu için serbest bırakılan Aziz İhsan Aktaş’ın ifadesi doğrultusunda Halk TV’nin sahibi Cafer Mahiroğlu için İstanbul Başsavcılığı tarafından yakalama kararı çıkarıldığı açıklandı. Tabii bu haberin duyurulmasının üstünden bir saat geçmeden yandaş televizyonlarda “Halk TV’nin kapatılacağı” bayramı da başladı!
Bayramda da tek amaçları CHP’yi ‘makul muhalefet’ olmaya çağırmak oldu!
CHP’nin bayram kutlamamasına AKP ve MHP; bayram, uzlaşma, birlik-bütünlük edebiyatıyla karşı çıksalar da diğer partilerle yaptıkları ziyaretlerde CHP’yi eleştirmekten imtina etmediler...
Tersine Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Bahçeli, bayram mesajlarında ne bayramla ilgili birlik-bütünlük çağrılarını ne de CHP’nin çok önemli bir belediye başkanını trajik bir biçimde kaybetmiş olmasını umursadılar...
AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın, partisinin teşkilatlarına gönderilen bayram mesajında; “Bırakın Türkiye’yi yönetmeyi ellerindeki üç beş belediyeyi dahi skandalsız, sorunsuz, kavgasız, şaibesiz yönetme becerisi olmayan bir avuç yolsuz siyasetçinin vasalı haline gelmiş bir zihniyetle karşı karşıyayız. Türkiye’nin ana muhalefet partisinin bu vizyonsuzluktan kurtulması, bizim de en samimi arzumuzdur” diyerek bir yandan CHP’ye hakarete varan, karalayan, hatta suçlayan ifadeler kullanırken CHP’ye istikamet çizmeyi onu “makbul muhalefet” çizgisine çağırma tutumunu da bir an için bile ertelemedi. Cumhurbaşkanı böyle konuşunca, Başdanışmanı Mehmet Uçum bir şey demeden geçemezdi!
Nitekim 8 Haziran günü X’te yaptığı açıklamada, “Gün yolsuzluk iddialarını yok sayma günü değildir. Gün hukuku ve devleti karşıya alma günü değildir. Gün,…halkın onayıyla yeni bir anayasa kazandırma günüdür” diyerek Erdoğan’ın söylediklerini içinden geçilen günlerin nasıl günler olmadığını sıralayarak CHP’yi AKP ve tek adam rejimi arkasında “hizalamaya” çağırdı...
Yasemin Alçı bile Cumhurbaşkanının tarif ettiği durumdan vazife çıkarak X üzerinden yaptığı paylaşımlarda, Özgür Özel’in “5 milyon kişi gerektiğinde dönmemek üzere gelirse o sandık gelir” sözünün “Ateşle oynamak” olduğunu öne sürerek Özel’e “Bayram tatilinde yeni bir dil bulma” öğüdü vermeye kadar götürdü!
Bahçeli hedef genişletti!
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise lafı hiç dolandırmadan doğrudan girdi:
Bayramın birinci günü, Türkeş’in mezar ziyaretinin arkasından yaptığı açıklamada; “Cumhuriyet Halk Partisinin mensuplarına Saraçhane’den çıkıp Ankara yolunda Atatürk’ün izinde gitmelerini tavsiye ediyorum. Önümüzdeki dönemler için bunun hazırlığını yapalım” dedikten sonra önümüzdeki dönem için de isteklerini dört başlık altında sıraladı: 1- Kurucu bir anayasanın yapılması, 2- Siyasi Partiler Yasası’nın, 3- Seçim sisteminin, 4- TBMM iç tüzüğünün incelenerek değiştirilmesi!
Böylece Bahçeli “Anayasayı değiştirmek” derken sadece anayasayı değiştirmeyi kastetmediklerini bunun için başka neler yapmayı kastettiklerini sıralayarak hedef genişletti!
En azından 2024 yerel seçiminden beri tek adam rejiminin yöneticileri, mevcut yasalar çerçevesinde yapılacak “olağan” bir seçimi kazanamayacaklarını anlamış bulunuyorlar. Bu yüzden de Anayasa’yı seçim sistemini, Siyasi Partiler Yasası’nı, elbette gerekli gördükleri diğer yasaları da değiştirerek, muhalefeti de mümkün olduğu ölçüde ezip itibarsızlaştırılarak girilen her seçimi hep rejimin kazanacağı bir siyasi sistem kurmayı amaçlıyorlar...
Bugün İBB ve CHP’ye yönelik kuşatmanın, bu çerçevede yapılan operasyonların, asıl amacı da budur...
NOT :Bu yazı Günlük Evrensel Gazetesi'nden alınmıştır…