Erdoğan-Şimşek programını püskürtmek mümkün mü?

Erdoğan-Şimşek programını püskürtmek mümkün mü?

İskender BAYHAN yazdı...
Fotoğraf : Gözde MEYDAN...

Tek adam yönetimi, 2025-27 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programın (OVP), namı diğer Erdoğan-Şimşek programının sermaye dostu, emek düşmanı politikalarını kararlılıkla sürdürüyor. Bu sadece programın içeriğini değil, başta grev yasakları olmak üzere, her türlü baskı ve tehdidi de kapsayan bir kararlılıktır. Sermaye iktidarının, kendi egemenliğini korumak için gözünü ne denli karattığının ifadesi olan bir kararlılık…

Programın döviz kuru, faiz, enflasyon vb. hedeflerine bağlı olarak yürütülen uygulamaları, sermaye ve saray klikleri tarafından zaman zaman eleştirilerle karşılansa da bunlar, özünde kamu kaynaklarının kimler tarafından, nasıl yağmalanacağından öte bir anlam taşımıyor. Son kertede TÜSİAD, MÜSİAD, TOBB, MESS, TİSK gibi sermaye örgütleri ve uluslararası yatırım kuruluşları sanayi, tarım ve hizmet üretiminin bütün sektörlerinde, büyük sermayenin ve yerli-yabancı tekellerin çıkarlarına çalışmayı esas alan bu programın kararlılıkla uygulanmasını destekliyor...

İşçiler, emekçiler ise “fedakârlık, sabır ve dişini sıkma” çağrıları eşliğinde Erdoğan-Şimşek programının ağır yükü altında her geçen gün daha da yoksullaşarak yaşamaya mahkûm ediliyor. Başta düşük ücret, ucuz-güvencesiz emek gücü tercihi olmak üzere; her geçen gün sömürüyü daha da yoğunlaştıran program karşısında küçümsenemeyecek mücadelelere giriyorlar...

Ancak 2024’ün sonu ve bu yılın başındaki asgari ücret ve Ocak-Şubat zam dönemlerinden özel sektörde çeşitli işkollarında süren TİS görüşmelerine, kamu işçilerinin toplu sözleşmelerinden kamu emekçilerinin toplu görüşmelerine kadar süren mücadelelerde şu ana kadar Erdoğan-Şimşek programının düşük ücret-ucuz emek sömürüsü politikaları püskürtülemedi...

Ücret kavgaları, asgari ücret çıtası ve kısmi kazanımlar...

Özellikle düşük ücret politikasında tek adam yönetiminin yılın başında asgari ücrete yapılan yüzde 30’luk zam oranıyla koyduğu çıta, bütün sektörlerde ücret kavgalarının temel çıtası oldu. Erdoğan “Asgari ücret taban ücrettir. İşveren daha fazla vermek istiyorsa versin. Elini tutan yok” dese de bu zam oranını aşmak için greve çıkan metal fabrikalarında ya da Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) sürecinde grev kararı alınan Eti Maden’de olduğu gibi hızla grev yasağı kararlarına imza attı...

Bu tutum, saray iktidarının asgari ücret ile koyduğu çıta, aynı zamanda iktidar programını püskürtecek düzeyde bir birleşik mücadelenin zorunluluğu açısından da konulmuş bir çıtadır. Elbette bazı fabrikalarda, özgün koşullar nedeniyle ve işçilerin birliğinin, kararlılığının düzeyine bağlı olarak çıkılan grevlerin gücüyle bu çıtanın üzerine çıkılan örnekler de yaşandı. Bunlar Erdoğan-Şimşek programının uygulanması kararlılığının mevzi düzeylerde kırılması açısından güç alınacak kazanımalar olarak işçi sınıfının hanesine yazılmıştır. Ancak program bir bütün olarak püskürtülemediği sürece bu kazanımların, işçilerin çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi açısından kısa süreli ve geçici olduğu gerçeği şimdiden görülmektedir.

Genel eylem, genel direniş ihtiyacı büyüyor...

Eylül-Ekim ayları içerisinde Erdoğan-Şimşek programı (OVP) gözden geçirilerek, daha saldırgan bir biçimde yeniden karşımıza konacak. Yine istikrar, kararlılık, başarı vb. cafcaflı sözler eşliğinde büyük sermayenin çıkarlarını garanti altına alan, küçük sermaye çevrelerine bir parmak bal tadında umut veren, işçi ve emekçilere ise “İyiye gidiyoruz, biraz daha sabır” diyen ve eskisine göre daha da ağırlaşmış bir sömürü programı olarak revize edilmiş olacak...

Mevcut programda 2026 yılı enflasyon hedefi yüzde 16. Bu aynı zamanda kamu emekçilerine önerilen zam oranıdır. Bunlar gösteriyor ki başta asgari ücret olmak üzere, çeşitli iş kollarındaki toplu sözleşmeler, KÇP dayatmasıyla süren kamu işçilerinin sefaleti ve ek zam talepleri, metal grup toplu sözleşmeleri, yeni yıldaki Ocak-Şubat zamları vb. açısından sermaye ve saray iktidarının yeni ücret artışı çıtası bellidir. Geride kalan mücadele süreçlerinde olduğu gibi bu gerçek karşısında da sendikal bürokrasi daha şimdiden işçileri, emekçileri sefalet zammına, mutlak yoksulluğu sineye çekmeye razı etme propagandasını alttan alta sürdürüyor...

Bütün bunlarla birlikte işçi ve emekçilerin yılın başından bu yana verdikleri mücadeleler ve son birkaç yıldır verilen ücret kavgalarının öğrettiği temel gerçek şudur: Az da olsa çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi için bile Erdoğan-Şimşek programının püskürtülmesi zorunludur. Bu da mevzi mücadeleler ve kazanımlarla değil, genel grev gibi etkili mücadele yöntemlerini de içeren, genel eylem, genel direniş hattına girmiş bir işçi, emekçi mücadelesiyle olabilir. Henüz bunun olanakları oluşmamış olsa da süren mücadeleler ve sermayenin saray iktidarının politikaları, koşulların olgunlaşmasına hizmet eden bir hatta ilerlemektedir...

Türk-İş ve Hak-İş başta olmak üzere, bağlı birçok sendikanın yönetimlerine hakim olan sermaye-saray işbirlikçisi-bürokratik anlayış bu olgunlaşma sürecini zayıflatan en önemli faktörlerin başında gelmektedir. Sömürülen ve ezilen halk kitlelerinin mücadelesinin genel grev, genel eylem ve genel direniş hattında ilerlemesinin en önemli dayanakları olması gereken sendikaların içinde bulunduğu bu durumun değişmesi de insanca çalışma ve yaşama mücadelesinin ilerlemesiyle içi içe yaşanmaktadır...

İşçi sınıfının basitten karmaşığa, aşağıdan yukarıya çeşitli eylem ve örgüt biçimleri üzerinden süren mücadelesi içerisinde birleşik, yaygın, eş zamanlı ortak mücadele bilincinin her geçen gün daha hızlı ilerlediğini görüyoruz. Yeni bir öncü işçi kuşağının şekillenmesi, sınırlı da olsa sınıf bilinçli, mücadeleci işçilerin mevzilerinin varlığı ve bunlara yenilerinin eklenmesi, sermaye ve saray egemenliğinin sürdürülmesiyle sendikal bürokrasinin koltuklarını koruması arasındaki çelişkilerin daha da artması vb. etkenler genel eylem ve genel direniş hattının örülmesinin güncel dayanaklarıdır...

Bunların iyi değerlendirilmesi, özgüven ve cesaretle hareket edilmesi, emek-sermaye mücadelesinde yükselen umudun Erdoğan-Şimşek programını püskürtecek güçte olduğunu herkese gösterecektir...

NOT : Bu yazı Günlük Evrensel Gazetesi'nden alınmıştır...

Önceki Haber Katil ABD Ortadoğu’dan, Katil İsrail Filistin’den defol!
Sonraki Haber Dans en az iki kişiyle yapılır. Lütfen kıvırmayın...
Benzer Haberler
Rastgele Oku