İsrail Kürt'lere ne vaad ediyor!!

İsrail Kürt'lere ne vaad ediyor!!

Kadir ÇELİK yazdı...

İsrail ile Kürtler arasındaki ilişkiyi doğru okumak için en temel gerçek şudur: İsrail, hiçbir zaman Dürzilerde olduğu gibi Kürtlere bağımsız bir devlet, özel bir statü veya güvenlik garantisi sunmamıştır. Siyaset sahnesinde yapılan açıklamalar ve verilen sözler her zaman sembolik düzeyde kalmıştır; sahada Kürtlerin kaderini değiştirecek somut bir adım ya da taahhütte hiçbir zaman bulunmamıştır. Başka bir deyişle, İsrail’in desteği varmış gibi görünse de, bu destek pratikte Kürtlerin ulusal hedeflerine yansıyan bir güvence düzeyinde asla olmamıştır...

İsrail’in Kürtlere yönelişini anlamak için bu yanılsamayı aşmak gerekir. Çünkü İsrail’in politik aklı, duygusal dostluk ya da tarihsel sempati üzerinden değil, çıkarların kurnaz matematiği üzerinden işlemektedir. İsrail’in çıkarlarının merkezinde ise iki esas nokta vardır: kendi güvenlik doktrinini tahkim etmek ve bölgesel denge siyaseti içinde rakip aktörlerin etkisini sınırlamak...

Bu bağlamda Kürtler, İsrail açısından “korunacak bir müttefik” değil, “jeopolitik bir kaldıraç”tır. Özellikle Suriye sahasında bu çıplak gerçek çok açık bir şekilde görünmektedir. İsrail’in Kürtlerle kurduğu temas, Kürtlerin kendi ulusal statüsünü inşa etmesine yönelik değildir; aksine İsrail’in iki rakip aktörün —İran ve Türkiye’nin— bölgedeki etkisini daraltma stratejisinin bir uzantısıdır...

Birincisi, İsrail’in İran’a yönelik kuşatma politikası bilinen bir parametredir. Suriye’de Kürtlerle geliştirilen her temas, İran’ın lojistik hatlarını kesmeye, milis hareketliliğini sınırlamaya ve Tahran’ın “Şam üzerinden Lübnan’a uzanan nüfuz hattını” kırmaya dönük bir araçtır. Kürtler bu tabloda İran’a karşı kullanılan bir denge unsuru olarak işlevselleştirilmek istenmektedir...

İkincisi ve çoğu zaman göz ardı edilen nokta ise Türkiye’dir. Ankara’nın Suriye’nin kuzeyinde kurduğu etkinlik, İsrail açısından bölgesel dengeyi zorlayan yeni bir parametredir. Çünkü Türkiye’nin hem Suriye’deki askeri varlığı hem de bölgesel nüfuz arayışı, İsrail’in güvenlik mimarisini tehdit eden potansiyel bir güç olarak okunmaktadır. İşte bu nedenle İsrail’in Kürtlere yönelik yaklaşımı, aynı zamanda Türkiye’nin kuzey Suriye ve Rojava’daki hâkimiyetini kırmaya, bu hâkimiyeti dengelemeye dönük bir stratejik manevradır. Kürtler bu noktada yalnızca İran’a karşı değil, Türkiye’ye karşı da stratejik denklemin ayarlanabilir aktörleri olarak görülmektedir...

Bütün bu tablo bize şunu gösteriyor: İsrail’in Kürtlere yaklaşımında “dostluk” değil, araçsallaştırılmış çıkar ortaklığı vardır. İsrail, hiçbir zaman Kürtlere bir devlet ya da statü vaat etmemiştir; çünkü böyle bir vaat kendi güvenlik doktriniyle çelişir. Bunun yerine, Kürtleri bölgedeki rakiplerinin etkisini sınırlayan işlevsel bir unsur olarak konumlandırır...

Kürtler açısından asıl mesele, bu çıplak gerçeği kavrayabilmektir. İsrail’in söylemlerini stratejik bir taahhüt gibi okumak, yalnızca yeni hayal kırıklıkları doğurur. Oysa bu ilişki, doğru kavrandığında, sınırlı da olsa somut fayda üretebilir. Fakat bu faydanın sınırları nettir: İsrail için Kürtler hiçbir zaman “ortak bir gelecek” değil; daima “kendi güvenlik mimarisinde geçici bir basamak”tır...

Önceki Haber "Hanım silahımı getir!"
Sonraki Haber ZORBALIĞA İZİN VERMEYECEĞİZ, TALANI DURDURACAĞIZ!
Benzer Haberler
Rastgele Oku