Hasan BİLDİRİCİ yazdı...
Suriye Kürtlerinden istedikleri sonucu almayınca süreç de atletini yırtı. Sadece insanlar atlet yırtmaz, süreçler ve komisyonlarda atlet yırtar. Bu atlet yırtma süreçten vazgeçme anlamına mı geliyor? Hayır, bu sürecin eski keyfi ve neşesi yok anlamına geliyor…
Zaten pazar günkü yazısında Erdoğan'ın baş danışmanı Mehmet Uçum, yani Uçurum Memo bir yazı yazmıştı, ben en eski atletimi yırttım anlayamadım. Hukiki olarak tarif etmenin imkanı yoktu. Sosyolojik olarak da tarifi mümkün değildi. Köylü arkadaşların da varlığını hesaba katarak şöyle anlatayım:
Yamaçta bir kasabada oturuyoruz. Belediye başkanımız Erdoğan. Su ve kanalizasyon işlerine Uçurum Memo bakıyor. Birden sular kesiliyor. Su sorununu tabiatıyla Uçurum Memo çözecek. Aşağıdaki vadiden su taşıyacak bir komisyon kuruyor. Komisyon üyeleri birer kova alıyor eline ve vadiye iniyor. Uçurum Memo, Şener Şen'in ağalık filimlerindeki gibi uçurumun kenarında durmuş. Kafada lengeri foter, gözde güneş gözlüğü... Herkesi aldatmaya çalıșıyor…
Komisyon üyeleri kovalarını doldurup tepe tırmanmaya başlıyor; yamaç dik, suyu taşımak kolay değil. Erdoğan'ın belediye başkanlığının sürmesi ve kendi müdürlüğünün devamı için suyun az taşınması gerekiyor. Tam yamacın ortasına geldiklerinde Uçurum Memo aşaģıya doğru sesleniyor:
"Rüzgar esti, su kirlendi, gidin yenisini doldurun."
Suyun komisyon üyeleri nehirin kenarına indiklerinde, Uçurum Memo, nehrin öteki kenarından su doldurmalarını ister. Komisyon üyeleri, boğulma pahasına karşı tarafa geçer ve kovalarını doldurur. Su dolu kovalarlarla bu tarafa geçmek kolay değldir. Kimisi kovayı başımın üstüne alayım derken suya kapılır; bazıları da yanda taşıdığı kovaya nehir suyunun katışmasına engel olamaz. Bu durumu Uçurum Memo kabul etmez. Suyun komisyon üyeleri mecburen yeniden karşı kıyıdadırlar. Uçurum Memo bu ara kasaba gazetesine su taşıyan komisyon üylerinin beceriksizliğine dair yazılar yazar…
Sonuçta bir yılın sonunda komisyon üyeleri tepeye birer kova su çıkarabilmiştir ve belediye başkanı Erdoğan komisyon üyelerini kutlamaktadır.
DEM Parti de en sonunda gömleğini parçaladı ve "Ya bu AKP tek adım atmıyor," dedi…
Ama bugün Mısır semalarında bir şey oldu. Iddia böyle. Ben iddiaları bazen severim. Erdoğan ve Netenyahu'nun uçakları bir süre havada asılı kaldı. İsrail-Filistin anlaşmasının imzalanacağı zirveye Erdoğan: "Netenyahu varsa ben zirveye katılmam," dedi ve pilota oğlum uçağı Türkiye'ye sür dedi…
"Erdoğan varsa ben zirveye katılmam" diyen Netenyahu da havada bekliyordu. Zaten orada olması da pek anlamlı değildi. Sanırım Trump'ın müdahalesiyle Netenyahu İsrail'e geri döndü ve Erdoğan'ın uçağı iniş yaptı. HAMAS'ın defterini dürecek anlaşmada Erdoğan'a ihtiyaç vardı…
Bazı Türk milliyetçileri yazılarımın altına sürekli "Amerikan uşağı!" Diye not düşerlerdi. Tesadüf bu ya, Trump Erdoğan ile ilgili bütün şüpheleri giderecek bir açıklama yaptı. Trump zirvede şöyle dedi:
"Mister Erdoğan hiçbir zaman bizi yüz üstü bırakmadı, ne zaman başım sıkışsa her zaman yanımda oldu."
Trump'ın bu sözünü, ayakları hala havalarda uçuşan Türk milliyetçilerine armağan etmek istiyorum. Bazıları atıyor, ama tutturamıyor…
* Bu bir editöryal haberdir.








